Kısmet Değilmiş
Birini kandırarak kendine bu kadar aşık edip yerle bir ettikten sonra, ona baba şefkati görme çabası sanırım dünyanın en aptal hareketlerinin başında geliyor!
Yaşanan bir ayrılık sonrası bir arkadaşımla konuşup ondan destek alıyormuşum hissi yaratan,edebi yönden pek değeri bulunmayan bir kitap okudum bugün...
Arkadaşımın önerisi üzerine aldığım bu kitap, aşk, ihanet, güven, saygı ve özgüven gibi pek çok konuya değiniyor. Oldukça akıcı ve bir çırpıda bitirilebilen bir kitap olmasına rağmen bazı bölümlerinde yer alan pozitif ayrımcılık düşüncelerini okurken gerçekten çok rahatsız oldum.
Bu bölümlerden biri olan "Dimdik Yürümek" ten alıntı yapayım sizlere, siz de bu tepki de haklı olup olmadığıma kendiniz karar verin
".... erkekler gerçekten de tek başına kadınlar kadar başarılı değillerdir...
Kadınların yapabildiği bir çok şeyi erkekler yapamıyor. Bunun için bir kadına ihtiyaç duyuyor.... O yüzden kimse bana demesin kadınsız bir erkeğin başarılı olabileceğini."
Bu gibi pek çok alıntı sıralayabilirim burada. Hemcinslerine gerekli ve yeterli değeri gösterirken erkekleri bu derece yermek bana hiçbir şekilde doğru gelmiyor. Zira bu dünyada yalnız kadınlar değil, başarmayı aklına koyup yeterli çabayı gösteren herkes başarabilir. Her iki cinsiyet de kendine has özelliklere, güçlü ve zayıf yanlara, kusurlara sahiptir. Bunun unutulmaması gerektiğini düşünüyorum
Eger sohbet havasında bir kitap arayışındaysanız ya da ayrılık aşamasında dertleşecek, sizi gaza getirecek bir arkadaşa ihtiyaç duyuyorsanız bu kitabı okuyabilirsiniz. Diğer türlü okumanızı önermiyorum Kesinlikle bir şans daha vermek için uygun olduğunu düşünmüyorum.
Yazarımız "İnsan otuzundan sonra olgunlaşır." demiş. Bence insan yaşadığı olayların sonuçlarını anlayabildiği zaman olgunlaşır. Bana göre yaşadığımız her şey iyisiyle kötüsüyle hayatımıza bir tecrübe katar. Biz hayatımıza kattığımız tecrübelerin rehberliğinde yürüyebiliyorsak eğer olgunlaşmış sayılırız. Tabi ki her yaşın bakış açısı farklı olacaktır. Dolayısıyla bakış açısı ile beraber olayların seyri ve çıkarılan sonuçlar değişecektir. Ama çıkarttığımız her sonuç bugünkü bizi oluşturmaya yetecektir.
Kadınların gücü olduğuna da her zaman inanırım. Bence kadın gücü tecrübeleri ile harmanlanınca kadını daha mantıklı kılar. Tabi ki duyguları ile de insan hareket etmelidir. Ama bazen duygularınızı kontrol etmeniz gerekebilir. Mesela siz birini seviyorsunuz. Fakat o biri sizi sevmiyor. Sizin affetmemeniz gereken hareketlerde bulunuyor. Böyle bir durumda sevginiz yani duygularınız ağır basıp kalmayı mı tercih edersiniz yoksa mantığınızla hareket edip gitmeyi mi tercih edersiniz? Açıkçası ben bu soruya net bir cevap verebilirim. Ben gitmeyi tercih ederim. Çünkü ben aşağılandığım ve sevilmediğim bir yerde devamlı mutsuz olmak istemem. Evet canım yanar mı? Yanar. Ama günlerimi mutsuz geçirmeye değmez. O yüzden giderim. Belki o kapıdan dışarıya adımımı attığım zaman beni bekleyen mutluluğa da rastlarım. Yani insan önce kendini sevmelidir. Kendine yetebileceğinin, ayaklarının üstünde durabileceğinin farkında olmalıdır. Bunu tüm kadınlara seslenerek söylemek istiyorum.
ASLINDA HEPİMİZ ÇOK GÜÇLÜYÜZ. İÇİNİZDEKİ GÜCÜ KEŞFETMEKTEN ASLA KORKMAYIN.
Kadınlar kırılgandır bayım.
hem de en az cam Kader.
Cam kırılırsa elini kolunu bacağını kesebilir.
Ama bir kadın kırılırsa keseceği tek şey umutlarıdır.