Mart 2017’de Instagram’da yayın yapan Gıda Dedektifi proje yürütücüsü olan Musa Özsoy, Şehir Plancısı olup, şehirleşme sonucunda ortaya çıkan ve gün geçtikçe gelişen gıda endüstrisinin yediğimiz ve içtiğimiz üzerindeki etkilerini araştırmakta, paketli gıdalar başta olmak üzere gıdaların içerik ve besin değerleri hakkında bilgi paylaşımı yapmaktadır.
... Kolon kanserine yakalanan bir şahsın hayatının büyük bölümünde liften yoksun gıdalar tükettiği ya da aynı zamanda obezite veya diyabet problemi yaşadığı çokça rastlanan bir bulgudur.
Birçok ürünün içerdiği renklendiriciler çocuklarda dikkat ve aktivite bozukluğuna yol açıyor. Bu ürünleri tüketen çocuklar bir süre sonra "hiperaktif" teşhisiyle özel kliniklerde tedavi altına alınıyor.
Öyle ki; açlığa göğüs gerebilmek belki de dünyevi birçok konuda güçlü olabilmeyi de getiriyordu. Daha güçlü bir irade, daha zinde bir vücut, daha sabırlı bir bünye...
Endüstriyel üretim yapan hiçbir firmanın bir "sağlık" vurgusu yapamıyor olması, bunun yerine "haz", "tutku", "mutluluk" ve hatta "şehvet" gibi farklı kavramlara yoğunlaşıyor olması da elbette tesadüf değil.
Öyle ki, bizim abur cubur adını verdiğimiz -herhalde kelime olarak abuk subuk deyiminden geliyor- bu ürünler yurtdışında junk food yani "çöp gıda" olarak tanımlanıyor.
Kitabı genel olarak beğendim bence 7/10. Öncelikle kitabın yazıldığı amaca yani insanları bilinçlendirmeye kesinlikle hizmet ettiğini söyleyebilirim. Basit ve anlaşılabilir dili, insanlara gıda endüstrisi ve aslında neler tükettiğimiz hakkında genel fikirler vermesi, günlük hayatımızdan örnekler vermesi ve yıllar içerisinde gıdalara & katkı
Bomba bir kitapla ve yorumla geldim size. İnşallah bir kişiye de olsa faydası olur bu kitap yorumumun. Gida Dedektifini bilenler bilir. Onu takip ettiğim günden beri, yıllardır, evime asla paketli ürün, abur cubur sokmam. Kola, meyve suyu adı altında içinde zehir barındıran içecekleri içmem. 3.5 yaşında oğlum var, abur cubur ne bilmez, markete girince sağa sola saldırmaz. Tabiki maalesef çevre yüzünden bu durum ilerde farklı değişimlere girebilecek ama koruyabildiğim yere kadar korumak istiyorum. İçinde barındırdıkları o koruyucu, kansorejen, kimyasal maddeler, katkı maddeleri, tatlandırıcılar, yüksek oranda şekerler, glikoz, mısır şurupları sağlığımızı inanılmaz tehdit altına sokuyor. Hatta sahip olduğumuz çoğu hastalıkların sebebi bu tür besinler. Çok lezzetli diye adlandırdığınız o çikolatayı tükettiğinizi düşünün. Sizin kan şekerinizle öyle bir oynuyor ki bir kaç saat sonra delicesine aç hissediyorsunuz. Ya da içerdiği maddeler leptin denen tokluk hormonunun dengesini bozduğu için hiç doyduğunuzu hissedemiyorsunuz. Bir gün inşallah bunların raflardan kalkması hayal olmaz. Bir gün çocuklarımızın bunlara maruz kalmadığı bir dünya hayal olarak kalmaz ve inşallah evine bu tarz şeyleri sokmayanlara öcü gibi bakılmaması hayal olmaz. Zaten şu kitabı okuyup da hala onları tüketmeye devam eden olur mu bilmiyorum.
Videolarını izliyordum ama kitap bende farklı bir ufuk açtı.. Gerçekten toplum olarak bilinçlenmeye ihtiyacımız var.. Bu kitap çok yardımcı oldu bu konuda okuyun okutturun ihtiyacımız var şiddetle tavsiye ediyorum
Ve Ayriyeten araştırma kitaplarına göre akıcı ve sıkmayan bir yazım dili var bir çok bilmediğim mevzuyu burada öğrendim tavsiyemdir saygılar..