Howard Phillips Lovecraft, (20 Ağustos 1890-15 Mart 1937) Amerikalı korku yazarı ve Cthulhu Mitosu'nun yaratıcısı. Eserlerinde bilim kurgu ile korkuyu birleştiren ilk yazardır.
20 Ağustos 1890'da Rhode Island, Providence'de doğdu. Pazarlamacı olan babası Winfield Scott Lovecraft ve annesi Sarah Susan Phillips Lovecraft'ın tek çocuğuydu. Anne ve babası, ikiside otuzlu yaşlarındayken evlenmişlerdi. 1893 yılında Lovecraft henüz 3 yaşındayken, babası Chicago'da bir iş gezisinde olduğu sırada kaldığı otel odasında ağır bir psikolojik rahatsızlık geçirdi. Providence'e geri getirilerek Butler Akıl Hastanesi'ne kaldırıldı. 1898 yılında bir sinir krizi sonucu geçirdiği felç yüzünden ölene dek burada kalacaktı. Babasının hastalığı ve ölümünün Lovecraft üzerinde oldukça büyük ve derin bir etkisi oldu.
Yazarın en verimli dönemi, yaşamının son on yılında Providence'e döndükten sonra başladı. En bilinen kısa öyküsü Charles Dexter Ward Vakası ve Deliliğin Doruklarında'yı bu dönemde yazdı. Alonzo Typer'ın Günlüğü, Tümsek, Kanatlı Ölüm gibi birçok hayalet öyküsünü edebiyat dünyasına tanıttı. En üretken olduğu bu yıllarda iyice yoksullaşan yazar hayatta kalan teyzesiyle küçük bir pansiyona taşınmak zorunda kaldı.
1936'da yazara bağırsak kanseri teşhisi kondu. Yetersiz beslenme yüzünden durumu iyice ağırlaşan Lovecraft, 15 Mart 1937 yılında Providence'de yaşama veda etti.
H.P. Lovecraft adı, 1926 yılında yazdığı korku romanı Cthulhu Mitosu'yla ölümsüzleşti. Bu roman, birçok filme, besteye ve çizgi romana esin kaynağı oldu. Günümüzde de yaşamını sürdüren aralarında Stephen King, Bentley Little, Joe R. Lansdale ve Neil Gaiman'ın bulunduğu birçok bilim kurgu yazarına esin kaynağı oldu.
Kitap okurken müzik dinlemeyi çok seviyorum buraya okurken dinlediğim bazı şarkıları, çalma listelerini veya albümleri paylaşacağım. Ayrıca bu şarkı tam da bu kitap için söylenmiş, yazılmış dediğim kitapları, bana o kitabı hatırlatan şarkıları da ekleyeceğim. Aklıma geldikçe güncelleyeceğim bir yazı olacak. Faydalanmak isteyenler inceleyebilir
Cthulhu,Necronomicon gibi bazı terimleri daha önce hiç duydunuz mu? Ya Bloodborne ve Darkest Dungeon oyunlarını? Tamam oyun bilmeyebilirsiniz diyelim ya Metallica'nın direkt olarak bu kitaba ithafen yazdığı Call of Cthulhu şarkısını? Peki ama en azından Stephen King,Jose Luis Borges ve Edgar Allan Poe'nun korku edebiyatının en güçlü yazarlarından
Bir kitap düşünün. Çağın hem gerisinden geliyor hem de ötesine yansımasını anlatıyor.
Bir kitap düşünün ki bilinmeyeni anlatıyor. Korkuyu, kaldıramayacağımız dehşeti.
Bir kitap düşünün ki Antartika'da, çağlardır ölü olan bu kıtada ''Necronomicon'' kitabının içindeki; ölüm ve anca hayalperestlerin uyuşturucu etkisi altında görebileceği yaratıkları okuyucuya göstersin.
H.P.Lovecraft... ''Deliliğin Dağlarında'' isimli bu kült eserinde; Miskatonic Üniversitesi'nden gelen bir araştırma ekibinin Antartika'da yaptığı sondaj bulguları sonucunda beklediklerinden fazlasını bulmalarını anlatıyor. Bizlere karakter tahlillerinden çok bu isimlerin içlerinde hissettikleri korkuyu, gerilimi ve yüksek kubbeli garip kabartmalı yapılara karşı duydukları inanmamazlığı gözler önüne seriyor. Şeytani Shoggothlar, Yüce eskilerin yeryüzüne uyanışları ve bu gezegenin aslında kime ait olduklarını gösterdikleri türde bir çılgınlık.
Bu puslu ilkel görünümlü gerçeklikte saf bir akıl direnişine tanık olacaksınız. Tanrı hepinizi bu canavarlardan korusun.
Deliliğe bir adım kaldı.
Cthulhu'nun Çağrısı Korku üzerine harika hikayelerden oluşan bir eser. Oldukça akıcı bir anlatımı olan ve korkuyu hissettiren bir kitap.
Çok severek okudum. Herkese naçizane tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Değerli çevirisi için Dost Körpe’ ye teşekkürler.
Arka Kapaktan Alıntı:
Lovecraft’ın neden korku edebiyatının ustası olarak anılması gerektiğini gösteren; yabancılığın, dehşetin, tekinsizliğin anlatıldığı toplam yedi öykü var bu kitapta.
Korku ancak gördüğümüzde bilebildiğimiz bir şey midir? Yoksa bilmediğimizi gördüğümüz şey midir? Belli ki Lovecraft bunu sorguluyordu bu öyküleri yazdığı sırada. Hep korkularımızdan ve bilmediklerimizden bahsetmeye çalıştı. Çalıştı diyoruz, çünkü asla tam olarak bahsedilemeyeceğini biliyordu. Tıpkı bu öykülerde olduğu gibi, dehşeti tarif etmek mümkün değildi. Tarif eden ya mezarlığa düştü ya da akıl hastanesine; ya müzisyen oldu ya da ressam; ya aynaya baktığında başkasını gördü ya da denizin dibinde buldu kendisini.
Bu kitap bir dehşet davetiyesi, bir delilik güzellemesi.
Bu, Lovecraft’ın çağrısı…
“Lovecraft’ın eserleri modern korku edebiyatında bir dönüm noktası.” -Clive Barker