3 Ocak 1998 Hatay, İskenderun doğumlu olan Emre Gül, eğitimine Marmara Üniversitesi’nde devam etmektedir. 2014 yılında ilk hikayelerini yazmaya başlayan yazarın Nar Serisi'nin ilk kitabı Nar 2016 yılında Ephesus Yayınları etiketi ile yayınlanmıştır. Yazarlık hayatında attığı bu adımla büyük bir okuyucu kitlesinin ilgisini çeken Emre Gül, serinin devam kitapları olan Bal'ı 2018 yılında, üçüncü kitap Kar'ı ise 2019 Mart'ında okurların beğenisine sunmuştur.
"....
+Ama gökyüzü de güneşin yetemeyeceği kadar büyük... Sanırım bu konuda hiç şansım yok.
-O halde sen parlayabilesin diye güneşi söndürmem gerek.
+Epey iddialı! Bunu nasıl başaracaksın?
-Sen güldüğünde."
🌸 Kitap sayısı: 249
• İletinin çok uzun olması sebebiyle pdf'leri tek tek değil, yazar klasörüyle paylaşarak güncelledim.
••• A •••
Abdurrahim Karakoç
• PDF: drive.google.com/drive/folders/1...
"Bir gün bir yabancı senin evin olabilir."
"Ve sonra o ev senin dünyan olur."
KONUSU: Mezuniyet gecesi yaşanan cinayet ile başlıyor ilk bölüm. Sonrasında mezuniyetten 4 ay öncesinden mezuniyet gününe kadar yaşananları okuyoruz. Peri okul hayatı boyunca uğradığı zorluklar ve zorbalıklarla tek başına savaşır. Bir gün okulun popüler çocuğu , Peri'ye bir teklif sunar ve her şey değişmeye başlar.
Emre Gül’ün kalemini çok seviyorum. Olaylara kattığı gizem unsurunu o kadar güzel işliyor ki okurken kendinizi kaybediyorsunuz. Zaten merak duygusuyla elinizden kitabı düşüremiyorsunuz. Aşırı sürükleyici olduğundan çok kısa sürede bitebilecek bir kitap. Genç kurgu, gizem, aşk okumayı seviyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
"Zaman akıp gidiyor ve biz yanlış insanlarla oyalıyoruz kalbimizi."
•
Konusu: Peri okul hayatı boyunca uğradığı zorluklar ve zorbalıklarla tek başına savaşır. Bir gün okulun popüler çocuğu olan Ekin, Peri'ye bir teklif sunar ve her şey değişmeye başlar...
•
Yorumum: Emre Gül'den okuduğum ilk kitaptı Yalancılar ve Yabancılar. Ama
Açıkçası bu kitabı birinci kitaba göre daha az beğendim. Kitabın yarısı pek olay olmadan ve biraz da sıkıcı geçti. Kitabın arka kapağındaki yazılardan dolusuyla vardı ve bir süre sonra sıkılmadan edemedim, bana çok zorlama geldi. Yazarın kalemi bana basit geldi. Açıkçası konu olarak da pek bir farkındalığı olduğunu düşünmüyorum. Klişeydi maalesef ki konu bakımından. Bir de kitapta çok küfür vardı ve bundan rahatsız oldum.
Bana kitap sonunun çok şaşırtıcı olduğuyla ilgili bir şeyler söylemişlerdi fakat ben o şaşkınlıkları pek yaşamadım. Bu kitabı okumam için bana ödünç veren arkadaşım kitabın sonunda olan Hazal mevzusunu anlatmıştı çünkü. Bu arada o Hazal olayının cidden abartı olduğunu düşünüyorum. Çınar'ın kendisine olan tutumundan sonra yaptığı bana acayip saçma geldi...
Rahatsız olduğum son durum da hikayedeki mesajcı mevzusunun sakız gibi sündürülmesiydi. Tamam, birinci kitapta hoş bir unsurdu, heyecan vericiydi ama bunu ikinci kitaba da yaymak bana gereksiz geldi. Ki tahminimce bu mesajcı mevzusu üçüncü kitapta da devam edecek ve baya bayacak.
Benim genel yorumum bu kadar. Bana kalırsa ne aşırı kötü ne de çok iyi bir kitap. Okunsa da olur okunmasa olur denecek türden bir eser.