Biliyor musun..
Kimi zaman, üşümüş penceremden geliyorum sana..
Bütün sahipsiz yıldızları sahipleniyorum ikimizin adına..
Masamda sensiz demlenen çay,
Sönmek bilmeyen sigaram..
Seni yudumluyor, seni içiyorum.
Uzaklarda olsan da..
Geceme yıldız sen,
Çayıma şeker sen,
Dudağıma tütün sen...
Bir akşamüstü gel..
Karanlık yeni çökmüş olsun..
Heybene sabaha en uzak geceyi koy..
Göz yaşını da,
Mutluluğu da,
Huzuru da,
Aşkı da içine sığdırabilelim...
Şiirleri saçlarına tak da gel..
Kokladığımda başım dönsün,
Dokunduğumda yüreğim titresin..
Sayfaları yakıp,
Kalemleri susturalım...
Merhaba saklı sevdam..
Bu gece bir eşkiya kadar yürekli,
Ama bir serçe kadar, ürkek geldim sana..
Aslında, şuan bir kaç şehir ötem de değilsin..
Senin sokağına, senin gecelerine benzemez,
Buralar soğuk olur..
Üşüme diye, sobanın yanı başına koydum hayalini..
Hani sokak lambasının, dokunduğu yer..
Hani cam kenarı mı, can kenarı mı,
Benim bile adını koyamadığım,
Orası işte...
Bırak her zamanki gibi, karanlık kalsın odam.. Zaten konuşmaya, zor ikna olmuş yüreğim..
Utanırım, Korkarım, Susarım gözlerimi görürsen.. Biliyor musun, Aslında hiç üşümedim.. Hiç karanlıkta kalmadım..
Ve hiç nefsime yenilip günahı yaşamadım senin dışında..
Anlaşıldı..
Senin bana geleceğin yok..
Ben yine sana gidiyorum bu gece
Kaç gece ötemde sin ki,
Yürüdüğüm bu ıslak kaldırımlar bitmek bilmiyor
Sokağın sıcaklığında unutuyorum üşümelerimi.
Sana yürüdüğüm şehirler bitmek bilmiyor..
Yüreğim yoruluyor, umudum yoruluyor,
Ama bu yürek senden vazgeçmiyor..