Zamanı hiç de iyi kullanamadın. Çoğunu ağlayarak harcadın. Sen yutkunamadıkça heba olup gitti sözlerin. Haline üzülmekten sapasağlam dimdik duramadın. Sorulması gereken hiçbir şeyi soramadın. Her neyse onlar.
Merhaba sevgili kitap kurtları bugün sizlere hızlı okumalar yaparken sizi bir anda frenletecek okurken düşündürecek bir kitapla geldim
Güneş ve diğerleri... Zorlu hayatlar... Kitabın içinde kitap yazan bir yazar...
Son cümle ile de ben sizi biraz düşünürmüş olabilirim. Bu tarz kitaplara bu aralar birkaç kere denk geldim ve beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Bir yandan yazmaya çalışırken bir yandan karaktere yazdırmaya çalışmak zor olsa gerek. Bunu başarılı bir şekilde ele alınması da alkışlanası bir durum
Kahkahalar ya da gülümseme fertleri gizlemek için kullanılır gibi bir kelime vardı. O kelimeyi bu kitapta kullanmak yanlış olmaz. Gülen herkesin ardında dağ gibi sıkıntılar var. Güneş ve diğerlerini bir araya getiren İstanbul var.
Peki bu insanların sıkıntıları neydi? Nasıl bir araya geldiler? Hayatları nasıl devam etti/son buldu?
Dili itibariyle açık, anlaşılır olmasından dolayı kolay okunabilir ancak içeriğinin düşündürücü olmasından dolayı da biraz yavaş okumanızı gerektirecek bu kitabı okumanızı tavsiye ederim
Yazarımızın kalemine sağlık
Kış SalkımıAslı Ilgın Kopuz · Yitik Ülke Yayınları · 201918 okunma
"İçeride, yeni zamanların yalnızlığı üzerine çok da duymak istemediğimiz gerçekler var." yazıyor kitabın arka kapağında.
Evet duymak istemediğimiz gerçekler var ama aynı zamanda yaptığımız tercihler de var. Düşünün bir sabah uyandınız eşinizin telefonuna bildirimler geliyor, bir bakıyorsunuz başka bir isme kayıtlı bir numaradan gelen aşk sözcükleri. Ne yapardınız? Gitmek mi daha zor, kalmak mı? Yerleşmiş düzeninizi bozmak, rutinlerinizi altüst etmek için bir mesaj yeterli mi? Affetmek kolay mı?... gibi gibi sorular zihninizi meşgul ederken eşiniz diyor yakaladın beni. İtiraz bile yok. Kadın kalıyor, kadın seviyor, kadın affediyor. Kadının seçimi kendini tercihi. Seneleri sevdiği adamın zorbalamalarıyla geçmiş olmasına rağmen o yine de kalmayı tercih ediyor. Ve sonrasında başa dönen döngü. Çünkü adam biliyor, o kadın her ona döndüğünde onu bekleyecek.
Sıkıntılı konulara girmiş yazar. Toksik ilişkileri okumak ya da izlemek beni her zaman yormuştur. Bu kitaptaki kadın da beni yordu. Ama hissettiklerini en derinden bana geçirebildi. Yazar belki kadının aklından geçenleri kahraman bakış açısıyla anlatsaydı bu kadar etkileyici olmayabilirdi. İkinci tekil şahısla anlatım kitaba girerken beni zorlasa da okudukça doğru bir tercih olduğunu düşündüm. Ayrıca son zamanlarda okuduğum şiirsel üslubun en yoğun kullanıldığı kitaplardan biriydi. Ben kitabı sevdim. Birçok esere yaptığı göndermelerle, imgelerle örülü dolu dolu bir eserin genç bir kadın yazarın kaleminden çıkması beni daha da mutlu etti.
Hislerinin geçirgenliği ile, yalnızlığı ve umutsuzluğu ile, iç çatışmaları ve hayatla hesaplaşmaları ile romandaki bu kadın beni hem çok yordu, hem de çok düşündürdü. Kitabın arkasında da yazdığı gibi; duymak istemeyeceğimiz gerçeklerin otopsisini yapmış. İkinci tekil şahıs dilini de kullandığından olacak, sanki karşımda bana anlatıyor yalnızlığını, sanki 'sen' diyerek benim de yalnızlığımın otopsisini yapmamı bekliyor, benim de içimdeki çelişkilerimi, korkularımı, kararsızlıklarımı masaya yatırmamı bekliyor... Ben de dur şimdi diyorum, böyle güzel; falan filan...
Diliyle okuyucuyu savuruyor, sarsıyor. Ben severek okudum ve bundan sonra yazarın çıkacak olan işlerini de ilgiyle takip ediyor olacağım.
..
..
"Ya sen? Hikayen başladığında neredeydin? Ne yapıyordun o sıra? Herkes uyanmış ipuçlarını toplarken sen hangi rüyada aynaları görmeye çalışıyordun ? Hem neden sadece sen yılların üstünden ikişer üçer atlıyor gibisin? Birçokları antenleri dimdik, aheste salyangozlar misali ağır ağır tadına vararak geziyorken yaşamı."