Alain de Botton

Felsefenin Tesellisi yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.4/10
2.345 Kişi
10bin
Okunma
904
Beğeni
32,3bin
Görüntülenme

Alain de Botton Gönderileri

Alain de Botton kitaplarını, Alain de Botton sözleri ve alıntılarını, Alain de Botton yazarlarını, Alain de Botton yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Evde Barbados'un fotoğraflarına uzun uzun bakarken, bakma işlevini yerine getiren gözlerimin bir bedene ve bir akla bağlı olduğunu, nereye gidersem gideyim onların da benimle seyahat edeceğini göz ardı etmiştim."
Sayfa 32 - EverestKitabı okuyor
Adaya gelmekle kendimden uzaklaşmış olmamış, adaya kendimi de taşımıştım.
Sayfa 32 - EverestKitabı okuyor
Kendisinden önceki ve sonraki filozofların nesiller boyu sergiledikleri mizantropik yaklaşımı söze döken Chamfort, meseleye çok basit bir yerden bakmıştır: 'Halkın görüşü, görüşlerin en beteridir.'
'Kaybeden' olmanın bedeli, Calderon veya Lope de Vega trajedilerindeki karakterleri ne kadar ürkütüyorsa bizi de o kadar ürkütüyor.
Calderon'un oyunlarından birinde bir karakter, 'İspanya'da her gün düello olur' diyordu. 16008 yılında Fransa'da, Lord Herbert of Cherbury, 'toplum tarafından saygıdeğer olduğu düşünülen birisi, geçmişte mutlaka düelloda adam öldürmüştür' diyor, beri yandan İngiltere'de bir adamın centilmen statüsüne ulaşabilmesi için illa ki 'kılıcını kuşanmış' olması gerektiğine inanılıyordu.
Michael Young, Meritokrasi'nin Yükselişi (Londra, 1958): 'Bugün herkes, ne kadar düşük bir sınıfa mensup olursa olsun, bütün fırsatların kendisine sunulmul olduğunun bilincindedir...'
İskoç doktor Samuel Smiles, Kendine Yardım (1859) adlı eserinde, başarı basamaklarını çıkmakta olan gençlere, kendilerine yüksek hedefler belirlemelerini, kendi kendilerini yetiştirmelerini ve paralarını dikkatli harcamalarını tavsiye ettikten sonra, gençlere bu yolda yardım eden hükümetlere şiddetle karşı çıkıyordu: 'İnsanlar için yapılan her şey, kendilerine yardım etmeleri gerektiği düşüncesi ve itici gücünden mahkum bırakır onları.
Thomas Paine İnsan Hakları (1791) adlı eserinde 'Edebiyatın ve bütün bilimlerin miras ilkesine göre işlediğini varsayalım, böyle bir durumda bütün ağırlıklarını ve önemlerini yitirirlerdi.'
Derken kaçınılmaz olarak unutmaya başladım. Chloe'den ayrıldıktan birkaç ay sonra kendimi onun yaşadığı semtte bul­duğumda onu düşünmenin artık eskisi kadar acıtmadığını, ha­tta onu değil (ki tam da onun semtindeydim), yakındaki bir lo­kantada verdiğim yemek randevusunu düşündüğümü fark ettim. Chloe'nin anısı yok olmaya, tarih olmaya başlamıştı. Gerçi bu unutuştan suçluluk da duydum. Artık beni üzen onun yok­luğu değil, onun yokluğuna giderek artan kayıtsızlığımdı. Unu­tuşum, ölümün, onu yitirişimin ve benim için bir zamanlar çok değerli olan bir varlığa sadakatsizliğimin işaretiydi sanki.
Kaybolup giden geçmişe kıyasla, o geçmişi akla getiren alaysı bir zamandan öteye geçebilecek miydi sanki şimdiki an? Gelecek, acıklı bir yokluk duygusun­dan başka ne getirebilirdi ki bana?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.