Böyle bir ilişkiye bir kere başlandığında bitirmek neden bu kadar zordur? Bizi yıkıcı bir dansın acı verici adımlarını atmaya iten partnerimizden neden vazgeçemeyiz? Temel ilke şöyle özetlenebilir: Bize kötü gelen bir ilişkiyi sonlandırmamız ne kadar zorsa, o ilişkide çocukluk mücadelelerimizden o kadar çok unsur vardır. Aşırı sevdiğinizde aslında çocukluğunuzdaki korku, öfke, hüsran ve acınızın üstesinden gelmeye çalışıyorsunuzdur, dolayısıyla ilişkiyi bitirmek, o ana dek size yapılmış her türlü yanlışı düzeltebileceğiniz ve huzura kavuşabileceğiniz çok kıymetli bir fırsattan vazgeçmek gibi görünür.
Biz kendimizi sevmezsek hiç kimse bizi tatmin edici şekilde sevemez çünkü içimizde bir boşluk varken aşkı aramaya kalkarsak, daha çok boşlukla karşılaşırız.
Duygusal açıdan acı verici bir olay yaşayıp kendimizi bunun bizim hatamız olduğuna inandırdığımızda, aslında durumun kontrolümüz altında olduğuna inanıyoruz demektir: Biz değişirsek acı da son bulacaktır.
Aşırı seven kadınların kendini suçlama mekanizmasının ardında sıklıkla bu dinamik görülür. Kendimizi suçlayarak, nerede hata yaptığımızı bulabileceğimiz, bunu düzeltebileceğimiz, böylece durumu kontrol edip acıyı durdurabileceğimiz umuduna tutunuruz.
Duygusal açıdan acı verici bir olay yaşayıp kendimizi bunun bizim hatamız olduğuna inandırdığımızda, aslında durumun kontrolümüz altında olduğuna inanıyoruz demektir: Biz değişirsek acı da son bulacaktır. Aşırı seven kadınların kendini suçlama mekanizmasının ardında sıklıkla bu dinamik görülür. Kendimizi suçlayarak, nerede hata yaptığımızı bulabileceğimiz, bunu düzeltebileceğimiz, böylece durumu kontrol edip acıyı durdurabileceğimiz umuduna tutunuruz.
Tüm aileyi ya da aile fertlerinin bireysel olarak etkileyen şeylerden bahsedemiyorsak -yani bu konuların tartışılması açıkça ya da üstü kapalı şekilde yasaksa- kendi algı ve duygularımıza güvenmemeyi öğreniriz. Ailemizin inkar ettiği gerçekliğimizi biz de inkara başlarız. Bu da insanlarla ve durumlarla bağ kurmamızı sağlayan yaşamsal araçları geliştirmemiz büyük ölçüde engel olur. Aşırı seven kadınlardaki temel zayıflık budur. Birinin ya da bir şeyin bizim için iyi olup olmadığını ayırt edemez hale geliriz. Başka insanları tehlikeli, rahatsızlık verici ya da sağlıksız olarak gördüğü durum ya da insanlar bizi uzaklaştırmaz çünkü onları gerçekçi ve kendimizi koruyacak şekilde değerlendiremeyiz. Duygularımızın rehberliğine güvenmeyiz. Daha sağlıklı ve dengeli geçmişlere sahip insanların doğal olarak kaçındığı tehlike, entrika, trajedi ve zorluklar bize çekici gelir. Bu çekimde daha da zarar görürüz çünkü bizi çeken şey aslında büyürken yaşadıklarımızın bir kopyasıdır. Aynı acıları sil baştan yaşarız. Hiçbir kadın şans eseri aşırı sevmez.
Siz De Aşırı Seven Bir Kadın Mısınız?
Sorunlu, Mesafeli, Karamsar Erkekleri Çekici Bulurken
“İyi Adamlar'ın Sıkıcı Olduğunu Mu Düşünüyorsunuz?
Onunla Birlikte Olmak Eziyet Gibi Geldiği Halde Onun Yokluğunda İçinizde Bir Boşluk Mu Hissediyorsunuz?
Mutsuz Veya Sağlıksız Birini Mükemmel Bir Partnere Dönüştürme Fikri Size Çekici Ve Vazgeçilmez Mi Görünüyor?
Peki, Sizi Aslında Çocukluğunuzda Geliştirdiğiniz Sağlıksız İlişki Kalıplarını Sürdürmeye Yönelten Nedir?
Bir kadın aşırı sevdiğinde, bir erkeğe yönelik takıntı geliştirip bu takıntıyı aşk olarak tanımlar, bunun duygu ve davranışlarını kontrol etmesine izin verir, ruh ve beden sağlığı olumsuz etkilense de bundan kurtulamaz. Aşırı seven kadın aşkının derinliğini, çektiği ıstırabın derinliğiyle ölçer.
TANITIM BÜLTENİNDEN...
NOT : Aynı durum biz erkekler için de geçerlidir... Kitabın ismine takılmayın...
Deli dolu düşler yüreğimi süsler can alıcı bakma ah içime işler..
Hiçbir kadın şans eseri sevmez, hiçbir kadın boşuna sevmez..Son zamanlarda beni benden alan bir kitap okudum ben :) beni aldı götürdü çook uzaklara babamın kucağına dizinde oturduğum günlere :) kulağıma "seni çok seviyorum" dediği günlere ahh ah..Koca bir 6-7 sene geçirdik aynı evde sevginin doruklarına çıkardı beni canımın içi ama yetmedi,yetmemiş ben bugün bunu çok daha iyi anlıyorum..Bir de hiç almayanları, alamayanları düşünüyorum daha bi üzülüyorum..Bu eseri bütün kadınların okumasını o kadar çok isterim ki.. Hepimizin hayatından kesitler bulabildiğimiz, çaresiz kaldığımız zamanların başkalarınında yaşadığını okumak ve buna bir çözüm yolu göstermesi kitabı ilişki yol haritası gibi önümüze koyuyor bence.. Söylenecek çok şey var ama ben kısa öz olarak ve özellikle güzel Kadın sana diyorum ki ; çok seviyorsan,dengeyi bulamıyorsan,kendini iflah olmaz ruhlara adıyor ve üzülen hep sen oluyorsan yap kendine bi iyilik valla iyi gelecek bu kitap sana... :) Herkese koşulsuz sevgiler ve sağlıklı fedakârlıklar diliyorum ve kendinizi iyi hissettirecek bi şarkı...:)
youtu.be/uTSYnM-UxD0?si=...
Bu inceleme ciddi bir sorunu ele almaktadır.
Aile ve yetiştirilme..
Aile.. hayatımızın en önemli faktörüdür, ömrümüzün büyük bir kısmını -çoğu zaman- onlarla birlikte geçiririz.
Burada bir soru gündeme geliyor, peki aile ne demek ?
Hani şu toplumun en küçük yapıtaşı, anne baba ve çocuktan oluşan.
Aile nedir? Bunun cevabı herkes için
Her bireyin okuması gereken bir eser. Aşırı Seven Kadınlar, belirli ilişki bağımlılıklarına dair vaka öyküleri ve bu bağımlılıklardan kurtulma yöntemleriyle bir çok kadının farkındalık kazanmasını sağlayabilir. Kendinizi keşfetmenize yardımcı olacak.
"Aşk, şefkat, ilgi, karakter bütünlüğü ve asalet gibi olumlu niteliklerin sevdiğimiz adamın için de gizli olduğundan ve sıcak sevgimiz sayesinde ortaya çıkacağından eminizdir ancak bu hayalin bizi büyülediğini dile getirmek zordur.
Aşırı seven kadınlar beraber oldukları erkeğin daha önce ailesi, eski eşi ya da kız arkadaşları tarafından gerçekten sevilmediğine inanırlar.
Onu hasarlı görürür ve biz onunla tanışmadan çok önce bile hayatında eksik olan şeyleri tamamlayacağımızı düşünürüz."
Bu kısım, beni düşündürdü. Sevdiğimiz insanın psikiyatrisi olmaya soyunuyoruz. Onu iyileştirmeye, iyi biri olsun diye kendimizi bu uğurda harcıyoruz.
Harcıyoruz ?
Bu kelime ne eksik, ne de fazla.
Kendimizden ödünler veriyoruz. Sınırlarımızı aşsa bile merhamet gösteriyoruz. Ne için? Zamanı gelince bize nankörlük etmesi ve iyileşince ardını dönüp gitmesi için.. Kendimizi kandırmayı, o büyüye kapılmayı seçiyoruz. Bu kitap çoğu kadının dönüm noktası oldu ve olmaya da devam edecek.