Peter Singer (6 Temmuz 1946), Avustralyalı filozof ve önde gelen bir hayvan hakları savunucusu.
1999'dan bu yana Princeton Üniversitesi Biyoetik bölümünde görev yapmaktadır.
Tom Regan ile birlikte 1960'lardaki ilk hayvan hakları ile hayvanları özgürleştirme hareketlerini birleştirmeye ve öncülük etmeye yardım etti. Onun Hayvan Özgürleşmesi (Animal Liberation) adlı kitabı hayvan hakları konusunda çok önemli bir yere sahip olmakla beraber felsefi literatürün çığır açan bir ürünü olarak sayılıyor.
Singer, kendini bir vejetaryen ve "esnek bir vegan" olarak tanımlamaktadır. Mother Jones adlı dergiye verdiği röpartajda konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır:
« Et yemiyorum. 1971 yılından beri vejetaryenim. Yavaş yavaş vegan yaşama alışıyorum. Büyük oranda vegan sayılırım, fakat esnek bir veganım. »
Unvan:
Avustralyalı Filozof ve Önde Gelen Bir Hayvan Hakları Savunucusu
Diğer hayvanlardan daha az vahşi olduğumuzu düşünmeyi çok severiz. "İnsancıl" kelimesi iyi kalpli nazik anlamına gelir "hayvani" "hayvanca" gibi kelimeleri ise Zalim ya da kötü kalpli anlamında kullanırız. Hiç şöyle bir durup düşünmeyiz ki en önemsiz gerekçelerle öldüren hayvan insandır. Başka hayvanları öldürdükleri için aslanların ve kurtların vahşi olduğunu düşünürüz ama onlar öldürmek zorundadır yoksa kendileri öldür. İnsanlarsa başka hayvanları spor yapmak, meraklarını gidermek, vücutlarını güzelleştirmek ya da damak zevklerini tatmin etmek için öldürür Ayrıca aç gözlükleri ve iktidar hırsları yüzünden kendi türlerin bireylerini de öldürürler.
Kapital'in en sürükleyici bölümleri, Marx'ın ekonomi kuramlarını açıkladığı bölümler değil, kapitalist verimliliğin sonuçlarını kaydettiği bölümlerdir. "İş Günü" başlıklı onuncu bölüm, yedi yaşındaki bir çocuğu günde on beş saat çalıştırmanın insan maliyetini dikkate almaksızın, kapitalistlerin işçilerden daha fazla emek zamanı elde edebilmek için gösterdiği çabaları belgeler. Marx'ın yazdığına göre, yasal açıdan sınırlandırılmış bir çalışma günü için yürütülen mücadele "insanın vazgeçilmez haklarının" ağdalı bir katalogundan çok çalışan sınıflar için gereklidir."
"Marx, öncü Genç Hegelcilerden aynı zamanda tanrıbilim dersleri veren Bruno Bauer ile yakınlaştı. Bauer'in etkisiyle Marx insanın kendi kendisini anlamasının önünde duran temel yanılsama olarak dini görmeye başladı. Doktora tezinin giriş bölümünde Marx şöyle yazıyordu:
Felsefe bunu bir sır haline getirmez. Prometheus'un duyurusu -tek bir sözle, bütün tanrılardan nefret ediyorum- onun kendi itirafıdır, insanın özbilincini en kutsal şey olarak algılamayan göklerdeki ve yerdeki tüm tanrılara karşı kendi sloganıdır. Bu kutsal şeyin yanında başka hiçbir kutsal şey olmayacaktır."
Sayfa 34 - Dost Kitabevi - Peter Singer Washington, DC, Haziran 1979.
Ne kadar düşük nitelikte olursa olsun bir insan hayatının, ne kadar yüksek nitelikte olursa olsun bir hayvan hayatından daha değerli olduğunu önsel olarak söylememi mümkün kılacak herhangi bir kanıta sahip değilim, böyle bir kanıtın olup olmadığını da bilmiyorum.
İnceleme yerine şunu söylemem gerekir ki türcülük kavramına bu kadar uzak yaşadığımız bu dünyada bence aklı başında herkesin okuması gereken bir baş yapıt.
Kitap hakkında fikir edinmek isteyenler yaptığım alıntılara bakabilirler ve et yemek, hayvanlar üzerinde deney hakkına sahip olmak gibi konular da benim de sıkça karşılaştığım hiçbir bilimsel ve etik dayanağı olmayan '' ama bitkiler de canlı'' ''insan olmasa bu çiftlik hayvanları nolacak'' '' aslanlar da et yiyor'' gibi absürd önermelerin hepsini çürütecek nitelikte sağlam argümanların sunulduğu bir kitap.
Afrikalı siyahiler için de zamanında şu an hayvanlar hakkında tartışılan konular tartışılmıştı. Ya da naziler de yahudiler için benzer şeyleri düşünüyordu. İşte bunları unutmadan önyargılarınızı kırarak lütfen okuyun kitabı.
Herkese çok şey katacağından eminim...
Peter Singer'ın bu kitabı Batı'da aslında büyük bir devrimin başlangıcı da sayılabilir, bugün hayvan hakları konusunda yazan çizen insanların her birinin mutlaka bu kitapla yolu kesişmiştir. Günümüzde veganizmin öyle ya da böyle daha fazla bilindiği, yayıldığı, bir çok insan için bir ahlâk ve etik meselesi olarak algılanmasının yanı sıra başka
Belki bir gün hayvanlar dünyasının geri kalanı da kendilerinden ancak zorbalık yoluyla esirgenen haklara sahip olacaktır. … . Belki bir gün bacak sayısının, derideki tüy miktarının ya da sağrı kemiğinin nerede bittiğinin de duyguları olan bir varlığı aynı akıbete terk etmek için eşit derecede yetersiz sebepler olduğu anlaşılır. Bu aşılamaz sınırı çizecek başka ne olabilir? Akıl yürütme yetisi mi? Ya da belki konuşma yetisi mi? Ama yetişkin bir at ya da köpek, gerek akıl gerekse iletişim kurma açısından, bir günlük, bir haftalık hatta bir aylık bebekten kat kat üstündür; ama öyle olmasa bile bu neyi gösterirdi ki? Sormamız gereken soru, “akıl yürütebiliyorlar mı?” ya da “konuşabiliyorlar mı?” değil, “acı çekebiliyorlar mı?” olmalıdır.