Alman asıllı ABD’li tıp doktoru. Yeni-Freudcu akımın öncülerindendir. 16 Eylül 1885’de Hamburg’da doğdu, 14 Aralık 1952’de New York’ta öldü. 1912’de Berlin Üniversitesinde tıp öğrenimini tamamladı. S.Freud’un izleyicilerinden psikanalist Kari Abraham’ın yanında eğitim gördü. 1915’i izleyen yıllarda çeşitli Berlin hastanelerinde çalıştıktan sonra özel muayenehane açtı, bir yandan da Berlin Psikanaliz Enstitüsü’nde ders verdi. 1932’de ABD’ye gitti. İki yıl Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde yönetmen yardımcısı olarak çalıştıktan sonra 1934’de New York’a yerleşti. Freud’un psikanaliz kuramının yeterli olmadığını görerek kendi gibi düşünenlerle birlikte Psikanalizi Geliştirme Derneği ve Amerikan Psikanaliz Enstitüsü’nü kurdu ve ölene değin bu enstitünün başkanlığını yürüttü. Horney’nin ileri sürdüğü kişilik kuramı Freud’un görüşlerinden kaynaklanır. Ne var ki hem psikanalitik kuramı toplumsal açıdan yetersiz bulmuş, hem de bir kadın olarak Freud’un görüşüne yenilikler getirmeyi amaçlamıştır.
şu listede yer alanlardan okumadıklarım; #195185419 + şu listede yer alanlardan okumadıklarım; #200968391
ve siz uygulama kullanıcıları sayesinde - #227697974 - yaptığım şu liste;
(bu muhtemelen daha da büyür.. umarım
Eser, kanaatime göre; kendisini tanımak isteyenlerin mutlaka ama mutlaka okuması gereken kitaplardandır. Tamamen nevrotik insan yapısını anlatması sebebiyle de konuya oldukça detaylı bir şekilde değinilmiş, nevrotik insan üzerine konunun esas sebeplerini irdeleyici geniş bir perspektiften bakılmıştır. Kitap tarzı gereği okuma esnasında her bir
Gerçek anlamda kendi olmanın yol haritası diyebilirim bu kitap için. Kişinin kimliğini hem bilişsel, hem kavramsal hem de duygusal tecrübeleriyle ele alıp, kişinin kendini fark etmesi, farkına varması için Karen Horney'in kaleme aldığı güzel eser. Aslında bu kitabı, her ne kadar kendi kabuğunu kırmaya çalışan insanın kabuğunu tanıma metodu olsa da, amacı ataerkil düzende ben'lik olarak yok sayılmış kadınlara ve işçi sınıfı statüsüne tabi olan erkeklerin ötekileştirilen ben'liklerinin farkına varmaları, sistemin ilk kendine yabancılaştırdığı bu büyük kesimi kendine getirme amacı gütmüştür.
Arzu, kaygı, yalnızlık, umut kavramları ile hem bilişsel hem de duygusal reaksiyonlar üzerine eğilerek stres dinamiklerini ortaya koymaktadır Horney. Bunu yaparken felsefi bir dili kullanması olağanüstü. Bize bir şey anlatmak yerine bizi düşünmeye sevk etmesi ve yine bu yönüyle de okurun kendi kendine yetmesini sağlamaktadır.
Kitaba lütfen kişisel gelişim muamelesi yapmayın. ''Kişi kendisinin doktorudur.'' deyip kendinize psikanalitik tedavi yolu aramayın bu kitapta. Kişi kendisinin psikoloğu değildir dostlarım. :) Ancak kendinizi bilebilirsiniz. Zaten kendinizi bilmek, ne olduğunuzu, haliyle de ne istediğinizi ortaya koyar. Keyifli okumalar.
Kuşkucu, emir veren, tembel, duyarsız...
Bu saydığım kavramların hepsine veya bir kaçına sahip olmanız sizi nevrotik yapmaz öncelikle bunu belirteyim. Çünkü nevrotik kişiliğin özelliklerine bakınca ''acaba ben de mi nevrotik biriyim?'' sorusunu sormakta insan kendine. Bu tıpkı doktora gitmeyip, hastalık belirtilerini Hz. Google'a yazarak çıkan