Türkiye'de kritik yoktur. Bir defa Türkler hâlâ kasabalı zihniyeti ve itiyadındadır. "Sırça köşkte oturuyorum el aleme taş atmayayım" derler. "Niye şimdi sert eleştireyim? Bakarsın işim düşer," anlayışı hakimdir. Ama o zaman da toplum ilerlemez.
Bizim öğretmen yetiştiren sistemimiz iki önemli sorun yaşadı. Birincisi, Köy Enstitüleri'nin lüzumsuz yere kapatılmasıydı. İkincisi ise Eğitim Enstitüleri'nin batırılmasıdır. Büyük öğretmen tipiyle de işte o zaman vedalaştık.
İlber Ortaylı'nın "Gelenekten Geleceğe" kitabı, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan tarihsel süreçleri ele alır. Kitap, Türk toplumunun kültürel ve sosyal dönüşümlerini, modernleşme çabalarını ve Batılılaşma sürecini inceler. Eğitim, bilim ve kültürel miras konularına da değinir.
"Gelenekten Geleceğe," Türk ve Osmanlı tarihine ilgi duyanlar için önemli bir kaynaktır. İlber Ortaylı'nın bilgisi ve anlatım yeteneği, kitabı hem akademik çevreler hem de genel okuyucu kitlesi için değerli kılmaktadır.
Hıristiyanların Cebel'de yalnız olduğunu da zannetmeyelim, yanlarında Dürziler var. Cenaze törenlerine varıncaya kadar bence Orta Doğu'nun en zarif ritüellerine sahip bir halk. Mizahları kuvvetli, kadınları sosyal alanda aktif, zarif ve kendilerine özgüvenleri tam. Zaten Dürziler görünüşte Sünni fıkhını uyguluyor ama uygulamadıkları ve şiddetle reddettikleri tek yanı, bu fıkıh içindeki çok evlilik.
GAZZE'NİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM; MUTLAKA MÜDAHALE EDİLMESİ VE GÜNDEMDE KALMASI GEREKEN, İSRAİL'İN ACIMASIZ, İNSANLIĞA VE HUKUKA SIĞMAYAN METOTLARLA SÜRDÜRDÜĞÜ SAVAŞTIR.
ÖLENLER SAVUNMASIZ SİVİLLERDİR, ÇOCUKLARDIR. YÜZ BİNLERCE MASUM İNSANIN SUSUZ, ELEKTRİKSİZ VE EN ÖNEMLİSİ CAN GÜVENLİĞİNİN OLMAMASININ KONUŞULMASI GEREKİR. BU HAZİN, TRAJİK NOKTADAN DOĞAN DRAM HİÇBİR ŞEKİLDE İSTİSMAR EDİLEMEZ. DEVLETİMİZİN VE TÜRK HALKININ BU KONUDAKİ YAKLAŞIMI İSE SOĞUKKANLIDIR VE DOĞRUDUR.
(