medeniyet dediğin de bir insandan başka bir şey değil ki, insanı ne yaşatırsa onu da o yaşatıyor. hava veya su değil insan etiği, estetiği, ritmi yaşatır.
kuru ve sabit gözlerin arkasında nasıl bir ateşin yandığı; yavaşça kalkıp inen göğsün içinde nelerin kaynadığı bilinmediği için, insan mütemadi bir ürkeklik ve tereddüt içinde üzülür.
aşkın yaşanmaya değer bir yanı hep vardır. evet, aynı zırhı giyip aynı kılıcı kuşanıp tekrar tekrar yaralanmanın vahşi bir tadı vardır. aşktan sadece aşkı tatmayanlar korkar