-Sütunun tepesinde yaşamak isteyen ama sütunu olmayan bir münzevi
-Alaycı, soğuk bir bilge
-Metafiziğe çok az bulaşmış bir mezarcı
-İlahi bir yargı sonucu melankolik olmuş biri
-Ölü doğmuş bir uyanık
-Metafor olarak öfkeli biri
İnsan hangi yaşa gelirse gelsin, bir zamanlar âşık olduğu kadına rastladığında kalbinin hiç yaşlanmamış ve hâlâ yirmili yaşlarının başındaymış gibi aynı heyecanla attığını acı bir tecrübeyle öğrenmişti.
Goethe, "Dünya, hassas kalpler için bir cehennemdir" demişti ve eğer yaşarken cehennemi tatmak istemiyorsan, karşına çıkan konulara çok hassas yaklaşmaman gerekir.
Hıfzı Topuz'un bu kitabı bir biyografi değil, belgesel ve tarihsel bir kurgu. Kitapda, Fikriye'nin hayatta kalan yakınlarına göre Mustafa Kemal kendisini sınırsız bir aşkla seven bu kadınla, geleneksel bir biçimde evlenmiş, ama olay gizli tutulmuştur. Onurlu, duygulu ve içine kapalı olan Fikriye'de verdiği söze bağlı kalarak nikah olayını hiç açıklamamıştır. Lakin Mustafa Kemalin çevresindekiler bu evlenme olayını hiç duymadıklarını belirtmişlerdir. Yazar, kesin bir yargıya varmadan romanını bu ikilem üzerine oturmuştur ve bu kurgu Milli Mücadeleyle birlikte işlenmiştir. Ortada bir gerçek varsa, o da Fikriye'nin onu ölüme götüren dramıdır. Mustafa Kemal'i delicesine seven ve onun Latife Hanım'la evlendiğini duyduğu andan itibaren derin bunalımlar yaşayan Fikriye, Köşk'te aşağılanınca, direnme gücünü yitiren ve düşünmeden yaptığı bir davranışla canına kıyan Fikriye. Hiç bir belge bırakmadan bu dünyadan göçüp giden nikah şahitleri. Ve Milli Mücadele yılları. Keyifle okunacak bir roman.
Gazi ve FikriyeHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 20011,001 okunma
Fikriye yalnız paşasına aşıktı. Onun bütün dramı buradaydı. Bu aynı zamanda Mustafa Kemal'in de dramıydı. Çünkü o Fikriye'ye hiçbir zaman âşık olmamıştı.