İstediğimiz en son şey sürüden kovulmak,sürgün ya da aforozz edilmektir. O yüzden her gün, bilerek ya da bilmeyerek,davranışlarımızı dikkatle ölçerek toplumda kabul edilebilir veya “normal” olanın sınırları içersinde tutarız.
Mükemmeliyetçi için başarı, bizi peşinde koştururken bitirip tüketen dipsiz bir kuyudur; bu arada içimizdeki “Acaba yetersiz miyim?” sorusu hep ufkun ardında gizlenmeye devam eder.
Mükemmeliyetçilik noksanlığa dayalı bir düşünme biçimi ile karakterize edilir.
“Yeterince kusursuz değilim” dolayısıyla kusurlarımı etrafımdakilerden ve herkesten gizlemem gerekiyor.
“Başarı ihtiyacı ile başarısızlık korkusu arasına sıkışıp kalmak, kendi-odaklı mükemmeliyetçinin yaşadığı ana gerilimdir. O bir yandan etrafındaki kişilerden saygı ve kabul görmeyi umarak hiç durmadan çabalarken , diğer yandan kendinden bekleneni karşılayamamanın verdiği utancı önlemek için elinden gelen her şeyi yapar.”
Dediklerine göre Steve Jobs “kaba,küçümseyici,düşmancıl,kindar” biri, altında çalışanları teşvik etmek için manipülasyona başvuran türde bir patrondur.
Davut,ordusundaki Yebusi askerlerden biri olan “Hititli Uriya” nın karısı Batşeba’yı baştan çıkarmıştı.(Yebusiler Hititlerle akrabaydı) Davut Batşebayla evlenebilmek için Uriya’yı Ammonilere karşı savaşta özellikle tehlikeli bir konuma yerleştirerek onun ölümüne yol açtı.
Artık bugün akademisyenler İsrail’in doğuşunu Kenan’ın orta kesimindeki dağlık bölgedeki yeni bir yerleşim dalgasıyla ilişkilendirme eğiliminde. Arkeologlar Kudüs’ün kuzeyindeki dağlık ülkede MÖ 1200 dolaylarına tarihlendirilen yaklaşık yüz tahkimatsız köyün kalıntılarını bulmuştu.
İsrailoğullarının Kenan’a on üçüncü yüzyıl sonunda vardığına kuşku yok. Firavun Merneptah’ın 1207 dolaylarındaki başarılı seferini öven bir dikilitaşta, diğer fetihlerin arasında şu satırları görüyoruz : “ İsrail yıkıldı.Tohumu kalmadı.”