Her fert, kendinin diğer insanlardan daha akıllı olduğunu iddiaya ve göstermeye yol arar. Bazıları dehalarını ispat etmeyi makul yollarla başaramayınca dikkatleri çekmek için artist gibi saç bırakır, tırnak uzatırlar. Bir satırını anlayamadıkları kitaplara aforozlu eleştiriler yazarlar.
Hayvanların dişini, tırnağını, boyunuzunu sökerek bunlarla süslenen Afrika vahşilerine, medeni Avrupalılar gülerler. Fakat generallerin şapkalarındaki hayvan tüylerinin gülünçlük bakımından ötekilerden ne farkı vardır?
Bu dünyada ne âlim mahkûmlar, ne cahil hâkimler görülmüştür. İlim kuvveti her şeyden büyük olabilir. Fakat kullanım ve uygulama şekli göz önüne alınmak şartıyla...
Hakan Bıçakcı Hakan Bıçakçı'dan okuduğum ilk kitap. Tarzını çok sade ve akıcı buldum. Kitap, yönetmen olmak isteyen ancak filmlerdeki "sakıncalı" sahneleri kesen bir sansürcü olan karakterimizin yaptığı sansürcülük işi yüzünden psikolojisinin bozulması sonucu gördüğü, kendi tabiriyle "tuhaflıkları" anlatıyor. Karakterimizin
"Peki yaşayanın ölü gibi bakması mı daha korkunç, ölümün yaşıyor gibi bakması mı?"
"Bilmiyorum ama bölgede yaşanan ölümler artıyor."
"Yaşanan ölümler mi?"
"Evet. Yaşanan ölümler."
"Oğlum bazı şeyler bir tek sana mı acayip geliyor?"