Cogito ergo sum
Sıfır kitap okuyanları takip etmiyorum
Okuduğu kitapları gizleyenleri takip etmiyorum
Kitap öneri-tanıtım dışında mesaj atmayınız.
SADECE KİTAP...Biraz da KEDİ...
Annie Ernaux ile tanışma kitabım oldu "Babamın Yeri". Fransa'nın Normandiya bölgesinde küçük bir şehirde dünyaya gelen yazar, babasının ölümünden sonra onun hayatı ve yaşantısı hakkında hatırladıklarını samimi bir dille anlatıyor.
Yazarı henüz okumayanlar için iyi bir başlangıç kitabı olduğunu düşünüyorum.
Babamın YeriAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20222,352 okunma
Kayıp Zamanın İzinde serisine başlamadan önce okunabilecek bir Marcel Proust öyküsü "Vikont'un Ölümü"
Genç ve yakışıklı fakat hastalığı nedeniyle ölmesine 3 yıl kadar bir süre kalan Vikont'un ve onun 13 yaşındaki yeğeninin, hayat ve ölüm hakkındaki değişen fikirleri ağırlık kazanıyor hikayede.
Marcel Proust, tasvirlerle, karakterlerin iç dünyaları, hayalleri ve anılarını uzun uzun anlatıyor.
Tasvirlerden ve iç dünyanın anlatımının uzun sürmesi çoğu zaman sıkıcı olabiliyor. Neyse ki kitap kısa.
Okumakla ne kazandın? derseniz, Marcel Proust'un tarzı konusunda biraz fikir sahibi oldum diyebilirim. Yoksa, okumasanız da pek bir şey kaybetmezsiniz.
Marx ve Engels tarafından Şubat 1848'de basılmış "Komünist Manifesto". Tarihteki bütün komünist ve sosyalist partilerin programlarının temelini oluşturmuş.
Komünizm'in temeli hakkında bir fikir edinmek isteyen herkes okumalı bence bu kitabı.
Bir ideoloji, yönetim sistemi tanımlanıyor kitapta. Burjuvazi hep kötü, proletarya hep iyi olarak gösteriliyor. Proletarya diktatörlüğünü savunan, muhalefeti hiç bir şekilde istemeyen, ve şiddeti yücelten bir sistem olarak algıladım ki böyle bir sistem insanlığa ne fayda sağlayabilir onu pek anlayamadım. Ha! Amaç halkı sindirmekse, çok iyi bir sistem diyebilirim.
Proletaryanın iktidar olması ona diktatör olabilme hakkı verecekse, başımda neden bir diktatör isteyeyim ki! Zaten bütün sistemlerde yöneticiler krallar gibi yaşıyor, komünist sistemde de şiddet ile başa gelecek olan kişi neden halkı ve eşitliği düşünsün. Diğer sistemlerden çok daha acımasız diktatörler yaratabilir gibi geldi bana bu sistem.
Önyargısız da okudum ama sanki okuduktan sonra Komünizm halkındaki olumsuz kanaatim perçinlendi gibi oldu.
Kitap düzenine gelirsek, Marx ve Engels hakkında bilgi, Manifesto ve kitabın tüm basımlarının önsözleri yer alıyor. Oldukça güzel hazırlanmış bir kitap ve çeviri de oldukça iyi.
Merak edenler lütfen okusun...
"Bizi dinleyecek kimse olmadığı için yazı yazıyoruz. Edebiyat olmasaydı, yalnız kaldığında bir insanın neler düşündüğünü hiçbir zaman öğrenemeyecektik."
(Georges Perros)
Ölüme, yaşlanmaya çare bulmak pek çok bilim insanının hayali. Çok uzun bir hayat yaşamak, yaşlanmamak, ölmemek mümkün mü? Neden varız? Niçin ölüyoruz? İnsanlar ölmezse dünya nasıl bir yer olur?
Pek çok insanın, araştırmacının, felsefecinin, yazarın zihnini meşgul eden bir konu. Güzide Behram da son kitabında bu konuya değinmiş.
Yazardan okuduğum 3.kitaptı. Bu kitapla beraber yazarın tarzının mistik olaylar, gerçek ve gerçeküstünün karıştığı, hayalgücünün devreye girdiği ve insanı düşünmeye zorlayan konular olduğu anlaşılıyor. İnsanın maddi alemi dışında manevi bir alemi bulunduğu da bir vakıa olduğundan yazarın bu tarzı, kitaplarını daha çekici hâle getiriyor.
Hikayede, asırlarca yaşayan adam ve Duha adlı bir kedi var.Hikaye, her ikisinin ağzından da eşzamanlı ve dönüşümlü olarak anlatılıyor.
Bitkilerle tedavi için çalışan ve bir tür otacı olan bu adam, çok sevdiği eşinin ölmesi üzerine, ölüme çare bulmak istiyor.Bir gün amacına ulaşıyor ve çorba haline getirdiği bir iksiri,kedisi Duha ile birlikte içiyor. Onyıllar yüzyıllar boyunca yaşayan bu ikili, insanların çevrenin medeniyetin ve her şeyin değişimine şahit oluyorlar. Ölümsüzlüğün acı yönlerinin de olabileceğini anlamaya başlıyorlar.
Kısa sayılabilecek bir kitap ama oldukça güzel bir çalışma olmuş. Yeni kitaplarını merakla beklediğim yazarın bu kitabını da okumanızı tavsiye ediyorum.
Hayat Harran DuhaGüzide Behram · Sokak Kitapları Yayınları · 20246 okunma