Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat

Murat
@muradcaglar
Yine yırtık cebime koymuşum umudumu..
At Sırtı
35 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Peki sen söyle Kavrulmak, savrulmak ne demek ? Bir acıyla yoğrulmak ? Zoraki bir hayat bu yaşadığımız. Gülmek kadar ağlamak da suç bu düzlemde. Aşklar birer birer kayboluyor molozların arasında Kulak kanatan çığlıklar yankılanıyor sıra sıra dağlarda. Bir kız çocuğu gülümsüyor Uzunca saçları, gün batmaz yüzünde hep aydınlık Zulüm savaş diye girmiş sözlüğe Yaşamak bir sancılı yokuş, ölünce çıkacağız düzlüğe.. ✍️ Murat Çağlar
Reklam
Mahvettik bu gezegeni, doğayı. Aslan yattığı yerden belli olur, Kirlettik dünyayı. Mavi soluk bir nokta Başsız cesetler, ölen bebekler ve dahası.. Artık bu dünya, yaşam var diye anılmamalı.. ✍️ Murat Çağlar
Çocukların cesetlerine ekmek bananlar Acıya, zulme kör, kahkaha atanlar Kan üzerinden ticaret yapanlar Ve bunun bir hesabı olmayacak sananlar İnsan, insanla kurmuyor artık bağ Meydanlarda başsız bedenlerle oluşmuş koca bi dağ Artık yormuyor, etimle kemiğimle tiksindiriyor bu çağ ✍️ Murat Çağlar

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Terketti adam kadını Kadın olduğu yere yığıldı Çözüldü dizlerinin bağları Babasını gören bir kız çocuğunun, kollarını kaldırdığı gibi kaldırdı adama kollarını 'Tut ellerimi, al kucağına' der gibi baktı Adam oralı olmadı
Sandım ki iyi gelecek başıma dizlerin Sandım ki tüm sızılarımı dindirecek sözlerin Ne bıraktın geriye ? Kırık bir kalp ve yosun tutmuş gözlerim Koca bir taşı göğüs kafesimin üzerine bıraktın Niye aldın umutlarımı ? Niye çürüttün inançlarımı ? Üzerime devrilir diye duvara bile yaslamaz oldum sırtımı Bir kursak dahi bırakmadın bende Heveslerimin takılacağı bir yer bile kalmadı içimde İyice bak! önceden ne görüyordun şimdi ne görüyorsun gözlerimde ? Sen fırtınalı bir havasın umutların, güneşi beklediği mevsimde.. ✍️ Murat Çağlar
Reklam
Koşar umuda, göğsü çatlarcasına beyaz bir at. Sinemi delen zat, Uzaktan izliyor uğrattığı zulmü. Beyaz bir at, Çatlar göğsü, yorulduğunu anlamadan. Kan damarlarımda durağan, çatladı göğsüm, severken seni yorulduğumu anlamadan. Belli etmez ama dinmez sızısı Göz ağlar, yaşı damlamadan. ✍️ Murat Çağlar
Hükme boyun eğmem Gecelerin hakimi benim Nazarım sessizliğe Konuşmam ben dilsizimdir Benim çığlığım dizelerde ✍️ Murat Çağlar
Zorlanacağın değil de artık kaldıramayacağın ağırlığı daha fazla tutmak yalnızca seni sakatlar. Bu senin ne kadar güçlü olduğunu değil, ne kadar ahmak olduğunu gösterir. Demem o ki; doğru yerde pes etmek, geri çekilmek ya da birini hak ettiği yerde bırakmak yarı yolda bırakmak değildir. Güçsüzlük hiç değildir. Bu öz saygını yitirmemektir. ✍️ Murat Çağlar
Sana kaderim dedim, Bir yol çizdim ve o yola adını verdim. Sendelemedim, düşmedim, yıkılmadım, dizlerimin üstüne dahi çökmedim. Gök ile birleşen denizin ufku gibi güzelliğin Sende gördüm Rabbin sanatını Arttı inancım, şükrüm çoğaldı Sen benim hamdıma vesilesin. Temizledim kalbimi, arındırdım günahlardan Süpürdüm zihnimden bütün kirli düşünceleri Sana yaraşmalı berrak olmalı tüm hücrelerim Kalbimin ritmi artar, ben adını hecelerim Tabelalar, reklam panoları ve sokak isimleri Adını gördüğüm her yerde donar kalırım Sonra açılır önümde ızdırap vadileri İsmini oluşturan harflere yetmez dilimin kabiliyeti Yitirir kanatlarını uçmaz gönlümün güvercini ✍️ Murat Çağlar
Bir gece vakti uzun uzun balkonda oturmak.. Göğü izlemek, derin bir nefes almak Yatağına sığamazsın Odana sığamazsın Eve sığamazsın Balkonadır kaçışın Saudade gecelerde sığındığın yerdir Gök dolar göğsüne Başını kaldırdığında göğe Derin derin çekersin içine Genişlemez göğsün Bir basınç göğüs kafesinde Sevdiğinden uzak olanın yoktur kendine yakınlığı Artık geceler uykuyu değil onu getirir aklına Gözlerin ağırlaşmaz dalamazsın da uykuya Bir yumru var boğazımda atamıyorum Kurtulamıyorum bu durumdan, savaşamıyorum Ah.. bu ne büyük bir kıyım Artık denizine yok kıyım Ve ben artık yeşermeyen bir ağacın, Kurumuş, düşmüş, ayaklar altında bir ezilen dalıyım.. ✍️ Murat Çağlar
Reklam
Asırlar öncesinden kaybetmiş, araya araya zar zor bulmuşum gibi derin hasretle, heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana. Nasıl bir his biliyor musun sana sarılmak Kollarımın arasında küçücük kalmış kaybolmuş gibisin ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim. Senin her cümlen bende derin mana Dilinden dökülen ya yara olur ya da şifa Yara da olsa layıksın Şifa da olsa layıksın Dizginleri elinde olan gönlümün tahtına Sana tutsak olmak özgürlüğümdür benim Benim yaşamımı sürdürüyor senin nefesin İster yar ol, İster yara Lütfun da başım üstüne, kahrın da ✍️ Murat Çağlar
Havanın iyi ya da kötü olması bir anlam ifade etmiyor benim için. Koyu karanlık benim içim. Heyecanlandıran hiçbir şey yok, öylesine çekilmişim ki kendime bazen ben bile fazlayım kendime. Belki döksem içimi bi nebze hafifler yüküm ama kime ne anlatsam ki? Kime ne ? Kim anlar, kim dinler herkes kendi derdinde. Ne bir ten ne bir aşk ne bir insan hiçbir şey istemiyorum ben sadece anlaşılmak arzuluyorum. Ya bu dünyada ki yerimi bulacağım Ya da yeni bir dünya bulacağım. Hiçbir yere hiçbir şeye ait hissetmemek ne büyük bir yıkım. Ve kendini anlamamak da kendine ne büyük kıyım. Yalnız bir ırkı değil, Heyecanını, arzularını, gülüşlerini öldürmek de bir soykırım. İçin kıyamet, dışın dingin bir deniz gibi sakin uyuyup uyanıyorsun ama hiçbir yer değil evin ✍️ Murat Çağlar
Bütün bu kalabalıklardan İç karartan hüzün edebiyatından Tüm zamanların dışında ve tüm aşina yüzlerden asık suratlardan uzakta Seninle baş başa bir ömür dilerim ✍️ Murat Çağlar
Çiçekler solar Hayvanlar ölür Gezegenler donar Güneş söner Yıldızlar düşer Bir gün muhakkak her şey biter Ama insan, insan yiter azizim yiter Yüreği donar Sıcakta üşür Yaşarken ölür Gözlerinin feri söner, Ne kadar kalksa da yine düşer Ama en çok yiter insan, yiter. ✍️ Murat Çağlar
418 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.