Onu gördüğüm anda da nicedir aradığımın, uğrunda kıvrandığımın, kaçtığımın, bir yüz değil, bir imge ya da bir ses değil, eski bir metnin açıklanması da değil, yeni bir özsu, dağlayıcı ve ondurucu ılık ama harlı, vazgeçilmez bir özsu olduğunu anladım. Kule’nin gözlerinin içine bakabilmek, ona sırılsıklam âşık olabilmek için hanın üst katına çıktım. Aşkı çoktandır unutmuştum. Unutmuştuk.
Eda Keşke daha fazla bir arada olsalardı. Ya da Günseli fark edebilseydi bu durumunu. Belki de engel olurdu. Tutunurdu Selim. O da fark edemedi. Fark etseydi eğer. Her şey çok farklı olurdu. Selim belki çok sevdiği bir şeye kalkışırdı. Kimbilir belki bırakırdı mühendisliği. Günseli'yi daha çok severdi. Onun sevgisi yeterdi tutunmasına.