İnsan ilahi aşka nasıl varır, nasıl bulur ilahi aşkı.. Yaradana aşık olmak için önce Yaradılana mı aşık olmak gerekir.? İşte bazen insanın ilahi aşka varması için tatması için dünyevi bir aşk yaşaması gerekiyormuş. Dünyevi aşk aslında bir nevi basamak asıl aşka hakiki aşka ulaşabilmek için. Hani zirve vardır işte o zirve sondur dahası ötesi yoktur sanki o zirveye ulaştığın vakit tamam olmuşsun gibi. Bu kitaptaki zirvede Rahmana olan aşkın zirvesi, varlıktan yokluğun zirvesi, ötelerin de ötesinin zirvesi.. Âşık Abdullah'ın aşkın zirvesi.. Okuduğum bu kitap Âşık Abdullah'ın dünyevi aşkın nasılda ilahi aşka dönüştüğünü ve nasıl varken yok olduğunu madde aleminden geçip nasılda mana alemine daldığını anlatan güzel akıcı bir roman. okumak okumanın ötesinde anlamak gerekir. Bize göre bazen olmaz dediğimiz şeylerin aslında ne kadar gerçek olduğunu anlatan bir kitap. Yazarımızdan Allah razı olsun bize böyle bir güzel hikaye sunduğu için..
Aşk varlık ile yokluk arasında daha beden yaratılmadan, âlem yaratılmadan, dünya yaratılmadan ve belki de yokluk dahi yaratılmadan var olandır. Aşk ki, O'nu sevmeni, sevdiğini O'nun için sevmenin, sevildiğini O'nun rızası bilmenin adıdır..
Zira bakmak ve görmek aynı şey değildir. Bakmak göz ile olur görmek gönül ile. Her şeyi yalnızca gözlerinle görüyor olsaydın eğer, tek gördüklerin gözüne aksedenler olsaydı nasıl rüya görür nasıl hayal ederdin? Ve hatta nasıl dua ederdin? Bakmak ile görmek aynı şey değil, bilmek ve anlamanın aynı şey olmadığı gibi... zira akıl bildirir gönül oldurur.
Ne zaman biticek ne son bulucak.. hesap günü çetin olucak.. hani Ebu Ubeyd dedi ya:
"i*raille savaşıyoruz imtihanımız müslümanlarla.."
Daha ne denir bu söze o kadar haklı bir serzeniş ki.. lanet olsun i*raile lanet olsun yahudiye..
"sâdeliği savunacağız.
sâde giyineceğiz,
sâde bir nikâh, sâde bir ev,
sâde bir hayat, sâde arkadaşlar...
bütün dünya ışıltısı ile karşımızda duracak
ama biz şu hadis-i şerifi mihenk taşı yapacağız:
sâdelik imandandır.."🌾