Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

t

Tiyatro

104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Cimri
Cimri
Molière
Molière
Fransız komedi oyun yazarı ve oyuncu olan MOLİÉRE tarafından yazılmış 5 perdelik bir oyundur. İlk kez 1668 yılında Palais Royal'da oynamıştır. Moliere, ülkemizde benimsenen ve beğenilen ilk tiyatro yazarlarından biridir. Shakespeare nasıl tragedyaya halk şakalarını katarak gerçekçi tiyatroya ve yeniçağ dramına ulaştıysa,
Cimri
CimriMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202222,1bin okunma
133 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Aşk mı Barış mı?
Hepimiz birilerinin ya da bir şeylerin sebebi olduğu kadar kurbanlarıyız. Sözlerimiz, eylemlerimiz, çevrenin bize ettikleri gün gelecek, biz varken ya da bizden sonra az ya da çok etkileyecek ötekilerin yapacaklarını. Filmlerde görürüz, düşmanı için bile hayatını feda eden kurbanlar birdenbire düşmanının gözünde kahramanlaşır. Artık kendini feda eden kişiyi düşman olarak görmez o düşman, büyük borçlanmıştır ona. Oysa bunu mu hak etmiştir kendilerini kurban edenler? Belki birçok iyilik yapıp o kişinin kendisine düşman tavırlarından kurtulamamışlardır. Ki böyle de olur çoğu zaman. Fakat ölürse işte o zaman affeder düşmanı onu. Düşmanın ne zalim bir düşman olduğu da buradan anlaşılır zaten: "Seni affetmem için ölmen gerek ancak." demiş olur aslında. Ne büyüklenmeci tavırdır bu! Fakat yine de pişmanlıklar bir yana, zararın neresinden dönülse kârdır. İşte Romeo Juliet'inki de böyle bir hikâye. Kendilerini ve aşklarını feda etmeleri bir barışı getiriyor beraberinde. Fakat etmeleri mi gerekirdi, bu kadar kıt mıydı insanların aklı? Evet, kıttı; diyor Shakespeare. Ve gösteriyor ezelden iki düşman olan Capulet ve Montague aileleriye bunu. Bir aşk ölmekle ölümsüzleşiyor, çünkü hiçbir zaman denenmemiş ve bitmemiş oluyor hayatın her şeyi bir canavar gibi çürütüp tüketen sancılı yollarında. Romeo ve Juliet de bu yüzden büyük bir efsane değil mi?
Romeo ve Juliet
Romeo ve JulietWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202260,8bin okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Kapıların Dışında
Kapıların Dışında
savaşın insan üzerinde bıraktığı yıkıntıyı, o derin kapanmaz izleri anlatan rahatsız edici bir kitap, evet rahatsız edici dedim çünkü yazarın yazdığı şeyleri bizzat kendisinin yaşamış olması, bunca acıya tanıklık etmesi o savaş atmosferine tanık olmuş o ağır havayı solumuş olmasından dolayı kitabı okurken siz de o havayı soluyor olacaksınız. belkide savaşın o korkunç derin izler bırakan yaralarını, geride ne denli bir yıkım bıraktığını anlayabilmek için bazen bu tür eserler ile rahatsız edilmemiz gerek. Daha önce de yıkım edebiyatı üzerine kitaplar okumuştum ama bu denli çarpıcı, sert bir kitap okumamıştım, bende en çok etki bırakanlardan oldu. Kitap, yaklaşık bi 95 sayfalık tiyatro. Ve hiçbir tiyatronun oynamak hiçbir seyircinin görmek istemediği bir oyun... Fakat okurken çok derin bir roman okuyorsunuz gibi ama aynı zamanda tiyatro seyreder gibi de canlanıyor her bir ayrıntısı kafanızda...Wolfgang Borchert, yirmi yaşında ikinci dünya savaşında üç yıl boyunca cephede yer alıp savaş bitip de döndüğünde kapıların dışında kalan genç bir yazar. Savaştan dönüyor evet ama hiçbir şey bıraktığı gibi değil, ne eşi ne evi ne ailesi ne ülkesi... Heryer enkaz, herkes kaypaktır artık... Ve artık onun yeri kapıların dışıdır. peki ya savaşı emredenler, onlar öldürdüklerinin önünden hissiz geçip giderler. Ve onlar şimdi kapılarını sıkı sıkı kapamış sıcacık evlerinde yataklarına uzanmış yatıyorlar...
Wolfgang Borchert
Wolfgang Borchert
Kapıların Dışında
Kapıların Dışında
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,4bin okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Tüm Kapıları Kapandı Hayatın
Tüm kapıları kapandı Beckmann'ın hayatının. İş aradı, reddedildi; eşi vardı, ihanet etti; eş aradı, engellendi; anne babasına sığınmak istedi, sığınağı çöktü. Kapıların dışında kaldı. Haliyle, tek çareyi ölüm olarak gördü. Haksız mıydı? Tanrı var mıydı? Varsa o, savaşa girmek zorundayken; savaşta sorumluluğu altında olan askerler kayıp giderken, savaşta yaşadığı acılar yetmiyormuş gibi savaşın ardından psikolojik bunalımlarını, korkulu rüyalarını neden görmezden geldi? Tanrı yanılgı mıydı? Tanrı, Beckmann'ın sandığı gibi yetersiz, güçsüz, kuvvetsiz bir şey miydi? Kötülüğe müdahale edemiyor muydu? Öyle olsa Tanrı olur muydu? Değilse demek ki müdahale edemiyor değil, etmiyordu. Etmiyorsa nedendi? Askerler çok üzüyor beni. Ölseler hayatları bitiyor, ölmeseler Travma Sonrası Stres Bozukluğu'yla ya da ona benzer dertlerle sürdürüyorlar hayatlarını. Her yerde kan, her yerde ceset, her yerde ölüm görür oluyorlar. Sadece rüyalarında bile olsa... Savaştaydı, savaştan sonra tüm varlığı yitip gitmişti. Açlıktan, evsizlikten, yorgunluktan bıkmıştı. Artık hiçbir çaresi kalmamışsa insanın, ölüm en güzel son olmaz mıydı onun için? Öteki kimdi peki Beckmann'ın bu ölme arzusuna karşı çıkıp duran? Öteki, hayattı. Öteki Beckmann'ın yaşama arzusuydu. Pozitif yönüydü. Hayata devam etmek gerek, insanlar hep ölecek, ama insanlar iyidir; diyendi. Beckmann ötekiyi dinliyor fakat ona inanmıyordu. Ölürken bile sesini aradı ötekinin. Ölürken bile "Neredesin hayat?" dedi. Ama artık cevap gelmesi için geç idi.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,4bin okunma
188 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İntikam Yemeği Geç Yenir
Bu yıl okumadığım yıllardır rafta bekleyen kitaplarıma şans vermeye karar vermiştim. Elbetteki her kitabın bir zamanı varmış bu yıl yeni türler okuyarak bunu görmüş oldum :) Okuduğum bu kitaba yani Hamlet’e gelecek olursam, İngiliz sanatçı
William Shakespeare
William Shakespeare
tarafından 1599 ile 1601 yılları arasında yazılan temasında trajedi’yi işleyen bir oyun aslında ve
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202045,3bin okunma
177 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Şuana dek okuduğum tek tiyatro eseriydi ve tavsiye üzerine bu türe başlangıç olması için okudum. Açıkçası oynanmak için değil de okunmak için yazılan bir kitaba çok şaşırdım. Şuana dek okuduğum romanlardan farklıydı ama çok sevdim ve yoğun betimlemeler olmamasına rağmen olayları hayalimde canlandırmak daha kolay geldi. Tiyatro türü değil de kitap özelinde ise kitabı çok eğlenceli buldum, okurken baya keyif aldım. Sadece diyaloglar ve monologlar ile karakterler o kadar güzel tanıtılmış ki daha ilk sahnelerden bazı karakterlere gıcık oldum. Akıcılık, okuyucuyu içine çekiş ve karakterlere bağlanma anlamında bence çok başarılı bir kitaptı.
Hazan Bülbülü
Hazan BülbülüHüseyin Rahmi Gürpınar · İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,568 okunma
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
Arka kapa yazısından... "Sadece İspanyol edebiyatının değil, çağının en büyük şair ve oyun yazan olarak kabul edilen Lorca'nın ilk oyunu Kelebeğin Kötü Büyüsü ilk kez Türkçede. Lorca'nın 1919'da yazdığı, ilk defa 1920'de sahnelenen Kelebeğin Kötü Büyüsü farklı sanat formlarını kucaklayan bir tiyatro metni. Oyunda, Lorca'nın şairliği ve oyun yazarlığıyla birlikte, resim sanatına duyduğu büyük tutkunun izleri de gizli. Müzikle yaşadığı büyük aşkın izleri de. Kelebeğin Kötü Büyüsü'nde şafak var, gün ışığı var, ağır ağır inen karanlık var. Büyü var, rüya var, şiirsel uçuşmalar var. Parlak bir umuttan karanlık bir umutsuzluğa yolculuk var. Yanılsama var, armoni var, cürel var. Kelebeğin Kötü Büyüsü'nde ardından gelen kuşakları derinden etkileyen Lorca 'nın gençliği var. İlk oyun heyecanı var. Bu oyunda, dünya tiyatro tarihinin gözbebeği olan başyapıtların müjdesi var."
Kelebeğin Kötü Büyüsü
Kelebeğin Kötü BüyüsüFederico Garcia Lorca · İmge Kitapevi · 201657 okunma
66 syf.
8/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Yazarımız kadın başrol oynatmayı seviyor. Buraya bir kalp koyalım bunun için. Rosita genç bir kadındır ve babasının durumu olmadığı için zengin bir adamla evlenmek zorunda kalır. Fakat bu zengin adam çok gaddardır. Düğün günü Rosita'nın halihazırda sevgilisi olan delikanlı ve beş yıl önce Rosita'yı bırakıp giden sevgilisi Rosita'nın evine gelip Rosita'yı kendileriyle gitmeye ikna etmeye çalışırlar fakat tabi ki yakalanırlar. Bir güldürü oyunu olduğu için birçok absürtlük barındıran oyun, akıcı ve keyifli.
Don Cristobita ile Dona Rosita’nın Acıklı Güldürüsü
Don Cristobita ile Dona Rosita’nın Acıklı GüldürüsüFederico Garcia Lorca · De yayınevi · 196085 okunma
102 syf.
9/10 puan verdi
Oyunda üç kadınla ilişki yaşayan bir adam anlatılmakta. Üç kadın da hostestir. Farklı havayolu firmalarında çalışmaktadırlar. Adam ise mimardır ve pek evden çıkmaz. Kadınların hepsiyle nişanlı olan erkeğimizin evinde uşağı da vardır. Uşak evin bütün sırlarını bilir ve patronunun nişanlılarını idare etmekte en büyük yardımcısıdır. Nişanlılar eve gelip gittikçe uşak evi o kişiye uygun olarak dizayn eder ve yemekleri ona göre ayarlar. Ama teknoloji hızlı gelişmektedir ve uçaklar daha hızlı yol almaktadır artık. Bundan dolayı kızların eve geliş gidişleri sorun olmaya başlarken bir de eve mimarımızın arkadaşı gelir ve ortalık iyice karışır. Çok eğlenceli, aşırı hızlı ve doğaçlamaya çok açık olan bir oyun. Ve benim için çok özel bir anlamı daha var: Bu oyunu en az bir sene boyunca oynayacak olmam. Ve son söz olarak: I love you Judith.
Boeing Boeing
Boeing BoeingMarc Camoletti · Samuel French · 20121 okunma
98 syf.
8/10 puan verdi
Köy trajedileri serisinin ilk oyunu. En başarılı bulduğum oyun oldu. Genç bir erkeğin ve kızın köy yerinde düğüne giden süreci anlatılıyor. Kızımız düğünün ortasında sevgilisiyle kaçıyor. Peşlerine düşenlerden kaçıyorlar. Sonrası için lütfen okuyunuz. Tam bir yeşilçam filmi gibiydi.
Kanlı Düğün
Kanlı DüğünFederico Garcia Lorca · İz Yayıncılık · 20131,463 okunma
720 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.