Burjuva uygarlığı, insanların, inandıkları için değil ceza korkusuyla saygı gösterdikleri yasalarla dayatılan uygarlıktır. Sayısız tatminsizliklerden doğan -ve bunlara yol açan- bir uygarlık. Yeni iştahlar uyandırması gereken yeni metaların üretimi, sermayenin giderek büyüyen yeniden üretimini olanaklı kılan mekanizmalardan biridir. Ve burjuva uygarlığı, şiddetten doğan ve "uygar yaşam"ın kıyılarında giderek artan şiddete yol açan uygarlıktır: sömürge halklarına karşı şiddet; yoksullara karşı şiddet; yabancılara karşı şiddet; topluma ayak uydurmayanlara karşı şiddet; kadınlara karşı şiddet; zaman zaman da proleterya isyan halinde olduğunda bizzat ve asıl proletaryaya karşı şiddet. Bu koşullar altında şiddet dürtülerinin yüceltilmesi (kaydırılıp popüler sanatta ortaya çıkması) (bizzat şiddet uygulamak yerine) başkalarının şiddet de neyimlerini (öykülerde) paylaşma biçimine bürünmesi garip mi?