Ziya Gökalp, Talat Paşa’ya yazdığı şiirde, Leibniz’in Monadoloji’sinde birbirlerinden habersiz monadların (ruhların) ilahi bir iradeyle harekete geçmesine referans vererek Talat Paşa’nın da Türkleri milli şuurla harekete geçirdiğini söyler.
“Bütün kalbler Leibniz’in Monad’ı
Gibi şahsi bir tül ile örtülü
Birbirine kapalıyken.. Parladı
Milli bir nur şeffaf etti o tülü”
“O nur senin zekandır ki fark eder
Tezatların içindeki ahengi
Mezcederek yine bize zerk eder
Önce bizden topladığı bin rengi”
“Sen canları birleştiren bir ruhsun
Vicdanını sende görür cemiyet
O bir necat teknesidir, sen Nuh’sun
Sen olmasan öksüz kalır bu millet”
“Türk neferi gibi temiz yürekli
Tesallufsuz, tefahursuz bir Alp’sin
Türk tarihi gibi namus heykeli
Hiçbir zaman sarsılmayan bir kalpsin”
YER ÇEKİMLİ KARANFİL / EDİP CANSEVER
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce
Hayatımda hiç bu kadar tetik ve canlı olmamıştım ve yeni bilincimin bu avantajından faydalanarak geri döndüm, eskiden nasıl bir adam olduğuma baktım: çekingen, tamamlanmamış, kırgın bir adam.
Ah, insan biçiminin o zavallı dayanıksızlığı, yumurta kabuğu gibi kırılganlığı! Et ve kemikten yapılma, bu güvenilmez, çabucak kirilabilen makine, öldürürcesine kendine çeken sert yüzeyli bu gezegende nasıl hayatta kalabiliyordu?
"Ne bileyim, seni bildim bileli sen yalnız biriydin, bir şekilde hep oralarda bir yerdeydin, tek başına yaşamayı seçen biri gibi."
"Çölde bir sütun gibi."