Burjuva uygarlığı, insanların, inandıkları için değil ceza korkusuyla saygı gösterdikleri yasalarla dayatılan uygarlıktır. Sayısız tatminsizliklerden doğan -ve bunlara yol açan- bir uygarlık. Yeni iştahlar uyandırması gereken yeni metaların üretimi, sermayenin giderek büyüyen yeniden üretimini olanaklı kılan mekanizmalardan biridir. Ve burjuva uygarlığı, şiddetten doğan ve "uygar yaşam"ın kıyılarında giderek artan şiddete yol açan uygarlıktır: sömürge halklarına karşı şiddet; yoksullara karşı şiddet; yabancılara karşı şiddet; topluma ayak uydurmayanlara karşı şiddet; kadınlara karşı şiddet; zaman zaman da proleterya isyan halinde olduğunda bizzat ve asıl proletaryaya karşı şiddet. Bu koşullar altında şiddet dürtülerinin yüceltilmesi (kaydırılıp popüler sanatta ortaya çıkması) (bizzat şiddet uygulamak yerine) başkalarının şiddet de neyimlerini (öykülerde) paylaşma biçimine bürünmesi garip mi?
HAVVA (gizlice ve ağlayarak): Annem Dersim olaylarına katılmış bir üst düzey asker akrabamız tarafından evlatlık olarak alınıp Afyon'a getirilmiş bir çocukmuş Jan. Annem'in gerçek adı Zer'miş. Zer annemin köyünde eskiden yaşanan bir aşk destanını anlatan bir şarkının içindeki kızmış. Destanı ben de tam bilmiyorum. Katliamda gözleri önünde vurulan dayısı evlerine geldiğinde hep bu Zer şarkısını anneme söylermiş. Çok büyük bir vahşet yaşanmış orada Jan
Bir filmi ‘okumak' sinema salonunda, karanlıkta, filmle başbaşa kaldığımızda onu izlerken, hatta belki de öncesinde fragmanı izlediğimizde, ya da filmin afişini gördüğümüzde başlar. İmajın ve sesin zihnimizde harekete geçirdiği anlamlandırma süreciyle yavaş yavaş hikayeyi kafamızda kurmayabaşlarız. Ancak şu an elinizde tuttuğunuz senaryo kitabını 'okurken' imaj ya da ses olmadan hikayeyi zihnimizde 'görmeye' başlıyor ve filmi bu sefer bizçekiyoruz kafamızda. Sinemanın metne dönüşmüşbu izlencesi sayesinde yönetmenin kamerayı elinealmadan önce tasarladığı dünyaya adım atıyoruz.
Mın zerê dît lı kanîyê
Lı bın dara guzê
Çavên mın li çavên wê ket
Dara güzê me ra kenîya
Zerê zerê zera kêyê
Por li navê bejn zıravê
Hatım zerê bırevînım
TABARD: "Savaş başlamıştır. Kahrolsun öğretmenler! Kahrolsun cezalar! Yaşasın isyan!.. Ya istiklâl ya ölüm... Bayrağımızı okulun çatısına dikelim. Yarın hepiniz bizimle birlikte ayakta olacaksınız. Sağlam durun. Bayram günlerinin pis bunaklarını, tavanarasında gizlediğimiz eski kitap, konserve kutusu ve kokuşmuş postallarla bombardıman etmeye ant içelim. İleri! İleri!!"
Tabard, bayrağı sallayarak yatakhanede dolaşır. Bütün çocuklar bu harekete katılır ve yataklarını dağıtırlar. Gözetmen Parrain gecelikle, yatağın üstünde kalkmış durumda boşu boşuna çocukları susturmaya çabalar.