Burak

Bir yazar kesin ve belirgin bir önerme oluşturdu mu, bu önermenin yükünü taşıyacak karakteri bulmak işten bile değildir. Büyük bir aşkı, ölüme meydan okuyan bir çifti düşüneceğiz. Evet ama, hangi tür insandır bütün bunları göze alabilecek olan? Kuskusuz, Hamlet ya da herhangi bir matematik profesörü değil. Bu tür insan gençtir, gururludur, ateşli bir ruh sahibidir. Romeo'dur. Orgon nasıl Tartuffe'deki rolüne uygunsa, Romeo da bu role öylece uygundur. Çatışmayı onların karakterleri yaratacaktır.
Reklam
Olaylar örüntüsünü karakter yaratır, karakteri olaylar örüntüsü değil.
John Galsworthy bu yalın gerçeği kavramıştır; ona göre, olaylar örüntüsünü yaratan karakterdir, karakteri yaratan olaylar örüntüsü değil. Lessing de söylemek istediklerini, karakteri temel alarak söylemiştir. Ben Jonson da aynı şeyi yapmıştır; hatta denebilir ki, o, karakterlerini daha belirgin hale getirmek amacıyla birçok teatral becerileri feda etmekten bile çekinmemiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Lawson kitabının giriş bölümünde şunları söylüyor: Piyes; diyalog, karakterlendirme... vb. yalıtılmış öğelerin bir toplamı değildir. Piyes, bütün bu öğelerin birbiri içinde eriyip kaynaşarak meydana getirdiği canlı bir varlıktır. Biz piyesin biçimini, dış yapısını inceleyebiliriz. Fakat piyesin iç yapısı, ruhu kavrama gücümüzün dışındadır.
Bir gemi yapımcısı kullandığı gereci bilir; o gerecin zamanın yıkıcılığına ne kadar dayanabileceğini, ne kadar ağırlık çekebilereğini bilir. Eğer olası bir felaketten sakınmak isterse, bunları bilmek zorundadır. Bir piyes yazarı da çalışma gerecini, yani karakterlerini bilmelidir. Bu karakterlerin ne kadar ağırlık çekebileceklerini, kurduğu yapıya, yani piyesine ne ölçüde destek olabileceklerini bilmelidir.
Reklam
Piyes yazarının pratik amaçları açısından, karakter, zihinsel, coşkusal ve sinirsel karmaşık bir yapı olarak tanımlanabilir.
En iyimser hesapla, rastlantının lütfuna bağlı, içgüdüsel güçlerine güvenen birtakım dahilerin berbat piyesler yazmış olduklarını sizlerin de kabul edeceğinize inanıyoruz. Bir insan, gerçekleştirmeyi düşündüğü önemli bir tasarısını, içine doğduğu gibi, hissettiği ve dilediği gibi değil, bilgiyle gerçekleştirebilir.
Fulton'un yaptığı ilk buharlı tekne alayla karşılandı. Kalabalık, tekneyi görünce, "Hareket etmez bu!" diye bağırdı. Tekne hareket edince de, "Durmaz!" diye haykırdı.
"Nedir yaramaz ot? Erdemleri henüz keşfedilmemiş bir bitki."
Sayfa 100 - EmersonKitabı okuyor
Bir yazar, seçtiği karakteri zihinsel gelişiminin yüksek noktasında yakalamanın ne derece dirimsel önemi olduğunu bilmelidir. Bu konuyu, Saldırı Noktası'ndan söz ederken daha geniş biçimde ele alacağız. Şimdilik şu kadarını söylemekle yetinelim her canlı yaratık bir şeyler yapma yeteneğine sahiptir, eğer çevresindeki koşullar yeterince elverişliyse. Piyesin sonundaki Hamlet, başındaki Hamlet'ten değişik biridir. Aslında Hamlet, mantığa uygun olarak, sürekli ve düzenli bir gelişim çizgisi boyunca her sayfada değişir. Bizler de geçip giden her dakika, saat, gün, hafta, ay ve yıl boyunca değişmekteyiz. Piyes yazarı için sorun, bir karakteri en verimli olabileceği zaman kesitinde ele alıp işlemektir.
Reklam
Zayıf karakter, hangi nedenle olursa olsun, eyleme geçme kararını veremeyen kişidir.
Zayıf karakter bir piyesin üstlendiği çatışma yükünün altından kalkamaz. Böyle bir karakter piyese destek olamaz. O zaman biz de onu, piyesin baş kişisi yapmaktan vazgeçeriz. Yarışma olmazsa spor olmaz; çatışma olmazsa piyes olmaz. Kontrpuansız armoni düşünülemez. Piyes yazarının yalnızca kendi inançları uğrunda savaşmaya niyetli karakterlerin güçlü, dayanlı olmalarını, üstlendikleri savaşımı mantıksal sonucuna ulaştıracak nitelige sahip bulunmalarını ister.
'Gelişim', bir karakterin içine düştüğü çatışmada, o çatışmaya karşı gösterdiği tepkidir. Bir karakter, söz konusu çatışmada doğru ya da yanlış yapacağı hareketle gelişebilir. Önemli olan nokta şu ki, karakter eğer gerçek bir karakterse, kesinkes gelişmek zorundadır. Bir çifti ele alalım; çiftler birbirlerini sevmektedirler. Bırakın bir süre onları kendi hallerine; giderek bir dramın öğelerini yarattıklarını göreceksiniz. Aralarında başgösteren bir çatışma yüzünden birbirlerinden ayrılabilirler. Ya da sevgileri gittikçe yoğunlaşır, bu kez de dıştan gelen çatışma mutluluklarını sarsabilir. Böyle bir durumda, önermeniz eğer, "Gerçek aşk, engeller karşısında daha da yoğunlaşır ve güçlenir" ya da "Büyük bir aşk bile engeller karşısında sarsılır, acı çeker" biçiminde formüle edilmişse, o zaman karakterlerinizin ulaşacakları belli amaçları ve önermeyi kanıtlamak için gelisme âansları var demektir. Bir önermenin kanıtlanması, karakterlerin gelişim göstergesidir.
Sonradan kör olan unutamaz daha önce gördüğü değerli hazineyi. Hoşça kal; unutmayı bana öğretemezsin.
Pek güzel o, pek zeki, pek zekice güzel, umutsuzluğa salıyor beni sevap uğruna; sevmemeye yemin etmiş; içtiği bu and benim ölümüm oldu, bu andı bildirmek için yaşıyorum ben.
5,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.