"Geleneksel toplumlarda davranışların çoğu diğer insanların beklentilerini karşılamak için yapılır. Dostlar, düşmanlar ve insanın önem verdiği diğer kişiler, onun benliğini biçimlendirirler. Çağdaş toplumlar ise insanın varoluşundan haberdar olabilmesine ve kendi iç yaşantısı doğrultusunda davranmasına öncelik tanır. Bir başka deyişle, bir insanın gerçek kimliği, yaşadığı olayların ne olduğuna değil, o olayların kişi tarafından nasıl yaşandığına göre belirlenir."
Her insan için her zaman, dış ve iç olmak üzere iki gerçek vardır. Dış gerçeklik, bireyin iç gerçekliğine dayanarak deneyimlenir, ki bu iç gerçeklik geçmiş deneyimlerle ve mütemadiyen şimdiyi o geçmiş üzerinden görme eğilimi ile şekillenmiştir. Bu nedenle terapistler hem gerçekleri hem de bunlar arasındaki sürekli etkileşimi kabul etmenin yollarını bulmalılardır.
İlkeller ölünün ruhunun geri gelmesinden korktuklarını gizleyemiyorlar. Ondan kendilerini koruyacak, onu uzaklaştıracak bir sürü tören yapıyorlar. Onun adının anılması, ölünün hemen gelmesiyle sonuçlanacak bir felaket sayılıyor.
İlkellerin ruhsal duygularında bugünkü medeni insanlar arasında görülenden fazla bir çift yanlılık vardı. Bunun azalması ile çift yanlı duygular arasındaki çatışmanın uzaklaştırılmasının bir görüntüsü olan tabu da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.