Plotinos için ölüm otomatik olarak ruhun kurtuluşu ve mutluluğu anlamına gelmediği gibi (çünkü kötü ruhları ölümden sonra daha kötü bir hayat beklemektedir) önemli olan bu dünyada yaşarken ruhu yükseltmek ve arındırmaktır.
Plotinos için ahlaki erdemler veya karakter erdemleri ruhun ancak aşağı kısmının, duyusal dünyaya yönelik kısmının erdemleridir. İnsana has olan ve onun mutluluğunu sağlaması mümkün olan biricik erdemler ise onun yukarı kısmına ait erdemler, yani entelektüel erdemlerdir.
"Ahlaki erdemler bize bu dünyada hayatımızı geçirmemizde yardımcı olan düzen ve güzellik ilkeleridirler. Onlar arzularımıza ve tüm duyarlılığımıza sınır ve ölçü getirerek, yanlış yargılarda bulunmamıza engel olarak bizi yüceltirler"
Sayfa 241 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
İsa'dan sonraki ilk yüzyıllarda Hıristiyanlığı kabul edecek olan insanların çoğunun Yunan geleneği içinde yetişmiş, eğitim almış, dolayısıyla Yunan felsefesini yakından tanıyan paganlar olmalarıdır.
Justinus, Tatianus, Athenagoras, hatta 4. yüzyılda yaşamış Aziz Augustinus gibi aslında putperest veya pagan kültür içinde doğmuş, yaşamış, eğitim görmüş ve daha sonra hayatlarının bir döneminde Hıristiyanlığı kabul etmiş olan bu insanlar, Hıristiyanlığın Yunan felsefesiyle tanışması, hesaplaşması, ondan etkilenmesi ve nihayet kendi payına onu etkilemesi sürecini hızlandırmış, genişletmişlerdir
Sayfa 275 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
******
Farabi'nin ana kabullerinden biri Aristoteles'le Platon'un felsefeleri arasında ciddi bir fark olmadığı, her iki filozofun felsefenin ana meselelerinde benzeri öğretiler ileri sürdükleri görüşü olmuştur.
*****
Sayfa 260 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Mümkün olan tek ve en iyi dünyadır; ama bundan onun mükemmel bir dünya olduğu sonucu çıkmaz; o, yalnızca duyusal maddeden meydana getirilebilecek en iyi dünyadır; buna karşılık asıl anlamında, gerçek anlamda mükemmel dünya, onun üzerinde yer alan akılsal, entelektüel dünyadır.
Plotinos duyusal dünyanın doğası itibariyle kötü olduğunu ileri süren Gnostiklere karşı çıkar, ama ona fazla ilgi göstermez. Plotinos duyusal dünyayı küçümser, ama onu yok etmeye çalışmaz.
Kısaca o, kendi döneminde Hıristiyanlığın bazı temsilcilerinin savunduğu yönde bir çileci değildir.
Sözlerinde zaman zaman duyusal dünyayı, bedeni, bedensel hazları tümüyle reddedici bazı ifadelerle karşılaştığımız doğru olmakla birlikte, bunlar onun metafiziğinin, psikolojisinin mantıksal sonuçları değildir.
Plotinosçu metafizik, insandan duyusal, maddi iyileri, erdemleri (örneğin hazzı, sağlığı, hayatın kendisini) tümüyle yok etmesini değil, onları kendi düzeyleri ve ölçüleri içinde tutmasını, ancak onların kendilerinde kalmayıp üzerlerine yükselmesini ister.
Sayfa 240 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor