Kabe'sini koruyan Yüce Allah (cc), onu putlardan temizleyip kıyamete kadar sahiplik edecek olan İnsanlığın Efendisiyle de dünyayı sevindirip şereflendirecekti.
"Aklî ilimler şer'î (dini) ilimlere aykırıdır, ikisinin arasını birleştirmek mümkün değildir" zanneden kimsenin bu görüşü, basiret gözündeki körlükten ileri gelmektedir.
“Bütün ameller niyetle salih amele döner. Amel-i sâlih olunca kabirde ışık olur, karanlık gider, aydınlık gelir. Amel-i sâlih yapmak lazım. O zaman insanın dünyası boşa gitmez.”
Gavs-ı Sânî [kuddise sırruhû]
Aklı tamamen devre dışı bırakarak sadece taklide davet eden kimse cahildir; Kur'an'ın ve sünnetin nurundan uzak kalıp sadece akılla yetinen kimse de aldanmıştır.
Diyanet Takvimi Ön Yüz:
Osmanlı Devleti’nin 36. ve son padişahı Sultan Mehmet Vahdettin’in vefatı (1926)
Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi… (Âl-i İmrân, 3/159)
Diyanet Takvimi Arka Yüz:
ÂDÂB: DİNİN GEREKLİ, AKLIN GÜZEL GÖRDÜĞÜ DAVRANIŞLAR
Edep kelimesinin çoğulu olan âdâb, fıkıh terimi olarak Hz. Peygamber’in ara sıra yaptığı işler, davranışlar karşılığında kullanılır. Hüküm bakımından gayr-i müekked sünnet gibidir. Yapan sevap kazanır, yapmayansa günaha gir- mez, kınanmaz. Bu yüzden âdâb sayılan davranışlar, farz ve vacibe bir ilave olduğu için nafile, Allah ve Resûlü tarafından teşvik edildiği için müstehap, karşılığında sevap va’dedildiği için mendup, dinî bir mecburiyet olmaksızın yapıldığı için tatavvu, yapanın ahlaki kemalini arttırdığı için fazilet diye adlan- dırılmıştır. Fertlerin yaşayışlarına ve ilişkilerine ortak bir tarzda hâkim olan, aksine davranışların yerine göre ayıp sayılarak kınandığı ahlaki ve toplumsal kuralların tamamına hukukta umumi âdâb denir. Hadis kitaplarında da müstakil başlıklar altında yer alan “Kitâbü’l-edeb” veya “Kitâbü’l-âdâb” bölümlerinde, Hz. Peygamber’in yaşayışı, ferdî ve sosyal ilişkilerde dinen uyulması gereken hususlar, bu konuda Hz. Peygamber’in emir ve tavsiyeleri bulunur.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı