Sevmek bir bakıma unutamamağa mahkûm olmaktır. Sevilmemişsek; bir de unutulmağa mahkûm oluşumuz var en hazini. İnsan, unutabildiği kadar güçlüyse; unutamadığı ölçüde yıkık ve ezik kalıyor...
Gözlüğünü aldım ve taktım, ne gördüğünü anlamak istedim. Ve dünyaya senin açından baktım.
Senin gözlüğünden hakikat daha az düşmanca, dünya daha pembe, daha tatlı, insanlar gülümsüyor.
Bütün bu doğanın senin sayende canlandığını düşündüm, bahçede çok zaman geçirirdin,ekerdin, biçerdin, keserdin. Emeklerin boşa gitmedi, çiçekler karşılığını veriyor şimdi.
Onun için ilkbaharı affettim.
Duygulu bir adamım ben. Bir film görmüştüm eskilerde; bir Fransız filmi; adı: “Je suis un sentimental.” O filmdeki adam gibi miyim nedir?
Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür.
Yetersizliklerimiz olduğunda da canımızı pek fazla sıkmayalım; zira yetersizliğin hiç olmayışı da bir bakıma yetersizliktir ve kusursuz derecede akıllı olduğunu sanan birinin sil baştan işe girişmesinde ve bir ahmağa dönüşmesinde yarar vardır.