a

Amin Maalouf

1 üye
Evet, gerileme bir vakıa ve zaman zaman tam bir siyasi ve ahlaki iflas görüntüsüne bürünüyor ama iyi veya kötü gerekçelerle Batı ile savaşan ve onun üstünlüğüne karşı çıkan herkes daha da ağır bir iflas yaşıyor.
Sayfa 10
430 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Özet
Beni gözyaşlarına boğan bu kitabı tek solukta bitirdim diyebilirim. Spoi içeren mini bir özet Bir harami olarak dünyaya gelen ve annesinin intiharından sonra babasının istenmeyen çocuğu olarak babası tarafından küçük yaşta kendisinden 40 yaş büyük Raşit'le evlenen,Raşit'e bir erkek çocuk veremediği için de hayatının işkence ve zulüm evresinin başladığı Meryem'in acılarla dolu hayatı İle Savaşta ailesini kaybeden sevdiği adam Tarık'ı da Raşit'in yalanlarıyla öldü zannedip Raşit ile evlenmek mecburiyetinde bırakılan Leyla'nın, kuma olarak başlayan ama Anne-kız ilişkisi ile sonlanan hayat hikayesi. Afgan kadınlarının Taliban yönetimi tarafından tüm hakları alınan işkence zulüm ve acılarla dolu hayatlarını anlatan bir Amin maalouf romanı... Bu kitabı hunharca okuduğumdan olacak ki not alamadım ve haliyle iyi inceleme fırsatım olmadığı için kitabı bir kez daha okumaya karar verdim.Daha detaylı analizi (belki) bir ara bırakırım ;)
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020101,3bin okunma
Reklam
Eve döndüğümde, zırhlı kapıyı üç kez kilitleyerek içeri kapandığımda, başka türlü bir korkuya kapıldım, kendimden, bu kararmış kentin bana yaptıklarından korktum, benzerlerime ve dünyaya karşı bakışımdan hem korktum, hem utandım. Hemen uzaklaşmam gerekiyordu, huzuru uzaklaşmakta bulmam gerekiyordu. Belki insanlardan uzak olursam, onları sevmeyi yeniden öğrenebilirdim.
Sayfa 164
"Hiçbir şeye şaşırma. Hakikatin de insanların da iki yüzü vardır."
…belki de uzaklaşırsak, yaşlanan insanların son onuru olan bilincimizi koruyabilirdik.
Sayfa 164
Kuzey’de akraba kayırmadan söz edilirdi; Güney söz konusu olduğunda ise buna “aile kurulu” deniyordu. “Yatay çatlağın” öbür tarafına geçerken kavramların çevirisinin yapılması gerekiyordu. Clarencr şuna dikkatimi çekmişti: Otoriter bir rejime karşı çıkan bir Avrupalı’ya “başkaldıran” deniyordu; ama Clarence bir yazısında “başkaldıran bir Afrikalı”yazdığında, yayın yönetmeni, deyimi yerinde bulmayıp, bir biçim ya da imla yanlışı düzeltir gibi, danışmaya bile gerek duymadan onu “karşı çıkan” diye değiştirmişti. Aynı düşünce biçiminde, Kuzey’e yerleşmiş Güneyli bir çalışana “göçmen” denirken; Güney’e yerleşmiş Kuzeyli bir çalışanı ise “sürgün” adı veriliyordu. Karıştırmayalım!
Sayfa 144
Reklam
En iyi niyetle kalemlerden birinden tuhaf bir benzetme okuduğumu anımsıyorum. Gezegenimiz, iki katlı bir füzeye benziyor, diyordu yazar. Bir tanesi yerinden çıkıp yere düşüyor ve düşerken parçalanıyor; öteki yerinden kopuyor, el değmemiş ve yükü hafiflemiş bir biçimde uzaya fırlıyor.
Sayfa 153
Kuzey bir anda, ölü bir ağırlık gibi görmeye alışık olduğu “alt dünya”nın kendi bedeninin parçası olduğunu fark etmiş ve birdenbire Güney’in çürümesini, bir organı kesiliyormuş ya da daha kötüsü kangren olmuşçasına yaşamaya başlamıştı.
Sayfa 147
252 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.