Kimseye şifa verecek takatim yok, vicdan ve merhamet açısından kimseden üstün değilim.
Bana şifa verecek her hikmetin, bir inci avcısı gibi peşinde olmakla tamamlanıyor ömrüm…
Doğrusu bir salıncağa binmek için çok gecikmiştim. En iyisi çantamı açmaktı. Daha kapağını kaldırır kaldırmaz, o anı bekliyormuş gibi fırladılar içinden ve dağıldılar parkın içine: Güçle, hile yan yana iki salıncakta sallanıyor, tenkitle övgü tahterevallinin iki ucunda inip yükseliyor, hevesler kaydıraktan kayıyordu. Sabır, demirlere tırmanırken, suç ve ceza ebecilik oynuyorlardı. Teşekkür ve özüre gelince; onları yanımdan ayıramazdım. Birini sağıma, diğerini soluma oturttum. Uslu dururlarsa onları tahterevalliye bindireceğimi söyledim. Tahterevalliye kim yakışabilirdi onlar kadar!
Ah denge!