Gözleri alır götürürdü beni. Hani beyaz badanalı daracık sokaklar vardır, dalar gidersin güzelliğine, yürürsün yürürsün de, hiç ummadığın anda birden kocaman engin bir deniz çıkar karşına. Öyle bir şey işte.
Hep birilerine güvenmek, birilerine yakınlaşmak, birşeyler vermek isteğiyle dolusundur. Güzel bir görüntüyü, güzel bir ezgiyi, güzel bir şiiri, bütün güzellikleri bölüşecek, paylaşacak birileri olsun istemişsindir. Senin yapında vardır bu sevecenlik. Yakınlaşmalarının çoğu yıkımlarla bitmiş olsa da böylesindir.
Herkes kendi derdinde. Ne balkonlar, ne düşen, acı çeken, yaralanan, vurulan, ölen çocuklar, hiçbiri, hiçbiri önemli değil onlar için. Gerçekten öyle mi acaba?