Turgut Uyar'ın Veys adlı oyunu sağlığında yayımlanmamış çok sonra okuyucusu ile buluşturulmuştur.
Daha çok şair olarak tanıdığımız Turgut Uyar'ın bu kitabı oyun olduğu için özellikle ilgimi çekmiş olup VEYS karakteriyle tanışmak istedim.
Veys annesini ve sevdiğini bırakarak yalvaça gitmek isteyen biridir. Yalvaç kelime anlamıyla peygamber olsa da burada gerçek manada bir peygamber olmayıp Veys'in yolculuğa başlamasına sebeptir.
Kitabın içerisindeki olaylar bütünüyle bir biri ile bağlantılı olmayıp günlük yaşamdan insan telâşları ve derin anlamlar vardır oyunun içerisinde.
Mesala terziler dahi metafordur
"Uykulardan, zamanlardan, caymalardan uygun giysiler kesip biçeriz. Yani o büyük hazırlığı insanoğlunun. O sonsuz gölgeli ağaç altına.."
Dönemin siyasi yapısı da sirayet etmiştir oyuna bir anda değişen düzen bir gecede her şeyin adının değişmesi büyük ayaklanma sonrası.
Veys Kurun yalvaca ulaştı mı kitapta saklı kalsın okuyan anlasın
Turgut Uyar neden bu oyunu rafa kaldırdı bu da benim aklımda kalacak.
Kitabın ikinci kısmında Orhan Koçak'ın oyun hakkında açıklamaları kafamda daha da bir netlik kazandırdı ve Veys'in tabiri caizse modern bir Şeyhsiz derviş olduğunu düşünmeme neden oldu.
"Geç kalıyorum sanki, bir cinayete yahut kurtarmaya geç kalıyorum sanki, dakika farkiyle.
Sanki bütün üzümler kuruyup gidermiş,
sanki bütün gemiler, sanki bütün trenler hemen kalkarmış gibi, sanki bir tek geç kalan benmişim gibi. Bir su içsem bir yıldız görsem, ağan yahut düşen... İşte diyorum, vakit geç!..."
Geç kalmak istemeyen bir Veys vardı,
yetişmesi gerekiyordu.