Oğuz Atay'ı okurken içimden geçen cümlelerin kitaplarda dile geldiğini düşünürüm hep. O yüzden kitabı okurken çok fazla zorlandığımı söylemek istiyorum. Bunun nedeni kitabın çok fazla düşündürücü olması.
Kitap genel olarak salt bir konu üzerinden gitmeyip bir çok konuya değiniyor. Tehlikeli oyunları okurken bir nevi Oğuz Atay'ın hayatını okumuş gibi de oluyorsunuz. Tek kelimeyle muazzam bir eser. Kitabın başları çok fazla yoğun olmasa da sonlara doğru yazar "Bunu da söylemem lazım, bunu söylemezsem olmaz, bunu mutlaka söylemem lazım" diye düşünmüş gibi hissettirdi bana son bölümde. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı ve Tehlikeli Oyunlar'ı çok fazla yarım bırakılan eserler. Siz değerli okurlardan ricam, ne olur yarım bırakmayın kesinlikle okumanız ve okutturmanız lazım Oğuzcum Atay'ı. Yaşarken anlaşılmadı bari vefatından sonra biz anlamaya çalışalım bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
“Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim..”s-259