Psikolojiye ilgisi olan herkesin okuması gereken yazarlardan biri olan Yalom, varoluşçu psikoterapinin en önemli temsilcilerinden biridir.
Eser, Yalom ile Berger'in ortak geçmişi olan Yahudi Soykırımı ile ilgili olan, bir yüzleşme ve iyileşme sürecinin sancılı durumunun hikâyesidir. Berger, bastırdığı duygu olan ölüm kaygısının bir kabusu haline dönüşmesini kaldıramayıp, Yalom'a kaygısını ve hikâyesini anlatması ile nihayete erdirir tabi bunu yaşlılık dönemine bırakır. Ve yüzleşme de iyileşmede Yalom sayesinde tamamlanır.
"..hayatta kalmayla o kadar ilgiliydim ki, ölümü düşünemiyordum bile."
(Sayfa 37 - Kabalcı Yayınevi)
Yalom'a göre ölümü inkâr etmek bizim mutluluk arayışımızı baltalar. Doğada ölümlü olduğunu bilen bunu idrak eden tek tür biz insanlarız. Öleceğini bilmenin oluşturduğu endişe, ölüm kaygısıdır. Yalom, bu kaygıdan kurtulma yolunu ölümle yüzleşerek ve ölümü benimseyerek yaşamak olduğunu savunur.
Kitap, hem yazarın kalemi hem konusu bakımından sürükleyici olduğu için bir çırpıda bitiveriyor, okumanızı öneririm.
Kitaptan çıkardığım not:
Etrafımızda insanların ölümlerini görmemize rağmen, ölümü kendimize yakıştırmayız. Sanki ölüm sadece komşumuza gelir. Ve bizde sadece üzüntülerine bir dönem eşlik ederiz.
Dünyadaki varoluşun bir sonu olduğunu kabul eden insan, yaşamını ne geleceğe erteler ne de geçmişin kuyusunda debelenir. Tek amacı 'an' da yaşamak anda hayatı anlamlandırmaktır.
Okur kalın..