Okuma Alegorileri, yirminci yüzyılın önemli dekonstrüksiyonist edebiyat eleştirmeni ve teorisyeni Paul de Man'ın en dikkate değer ve bu yüzden en fazla ilgi gören metnidir. De Man, dekonstrüksiyonist eleştiri geleneğinin önemli düşünürlerinden biridir; bu geleneğe göre dekonstrüksiyonist eleştiri her dilin inşa edilmiş dil olduğu gözlemiyle başlar. Bu yüzden eleştirinin görevi, dili dekonstrüksiyona tabi tutmak ve arkasında yatan şeyi ifşa etmektir. Bu metinde, de Man, Rilke'nin şiirlerinin, Proust'un Kayıp Zamanın İzinde'sinin, Nietzsche'nin felsefi yazılarının ve Rousseau'nun önemli metinlerinin ayrıntılı ve özenli okumalarını/yorumlarını yaparak her yazının kendisini dil olarak kendi aktivitesine yönelttiği sonucuna varır; dil daima güvenilmez, kaypak ve imkansızdır. Dile dayanması gerektiği için edebi tahkiye/anlatı, kendi hikayeler anlatma yeteneksizliğinin hikayesini anlatır. Dil kendi üzerine katlanır; retorik güvenilmezdir. Dekonstrüksiyon, mantığa dayalı redde ya da diyalektikte olduğu gibi önermeler arasında değil, dilin retorik doğasıyla ilgili metalingüistik önermeler ile bu önermeleri sorgulayan retorik praksis arasında gerçekleşir. Okuma alegorisi, metinler böyle bir incelemeye tabi tutulduklarında ve bu gerilimi ifşa ettiklerinde doğar; böyle bir okumada kararlaştırılamazlıkla/belirlenemezlikle ilgili bir önermeyi dikte eder.
Okuma Algorileri, öncelikle edebiyatın felsefeyle derin ilişkileri bulunduğuna inananların, dil ve edebiyat hakkında kafa patlatmayı sevenlerin kitabı. Belirsizliğe çağıran, provokatif, sürükleyici ve tekrar tekrar okunmaya değer bir metin.