Yazarından okuduğum ilk eser olmakla beraber, bu eser yazarın yazdığı son romanmış. Benim de talihim bu ya, yazarların hep son yazdıklarından başlıyorum onları okumaya, tanımaya.
Eser bir baba ve kızının trajik öyküsünü hüznğn bol olduğu bir mecrada anlatıyor. Aslında burada yazana anlatıcının hikayesi ve yazanın da kendi hikayesi karşılaştırmalı olmasa bile karışık bir şekilde anlatılıyor. Bence bu kadar karmaşaya gerek yoktu. Hem başkasının öyküsünü anlatırken arada kendi öyküsünün kırıntılarını da işe katmak, okurun kafası az da olsa karıştırıyor.
Romanın Kahramanı olan küçük kızın psikolojik analiz ve betimlemeler, ruh dünyasının çözümlemeleri insanı etkileyecek nitelikte.
Ebeveynlerinden birinin ölümü ile çocukların düştüğü büyük buranın resmi niteliğinde olan eser, genel bir sonucu hak etmese de özel de çocuğun yaşadığı problemlerin, bir problem Dünyası yarattığı anlatılmaya çalışılmış.
Burada baba figürünün korumacı tarafının zararlarından söz edildese de ben buna pek inanmıyorum.