İki kişiye bir dünya
Bir kişiye iki dünya...
Uzaklardan bir ses geliyor bir kalemin kağıtta ilerlerkenki hafif dokunuşları. Kulaklıklarını mıhlıyorsun, gözler kapanıyor ve geçmiş treni karşında..
Kulaklığı taktıysan başlasın yolculuk
Değiştiriyorsun sayfayı(durağı) ve devam ediyorsun kalbinin yaralarının üzerine basa basa ilerleyen kelimeleri okumaya
Başka bir durak: Hava güneşli, sevginin bittiği bir tarla.. bu sefer sözcükler kalbinden dizlerine iniyor ve öpüyor şifasını bulaştırırcasına..
Gökyüzünün ağladığı durak: Gözlerini kapatıyorsun kelimelerin acımasız gülüşüne,
Üzerine üzerine büyüyerek yağıyor harfler, geriye sadece yukarda kalmış kimsesiz bir el...
Duraklar değişiyor, sayfalar dönüşüyor hepsi ayrı bir gerçeğe ve hepsi ayrı bir hülyaya sokuyor. Ve sen okuyorsun ve sen ağlıyorsun ve sen görüyorsun...