Bu sefer ağlamak yok diyorum kendi kendime ama gözlerimin dolmasına engel olamıyorum.
Sen nasıl bir adamsın? Size saatler boyu Aliya'yı anlatabilirim ama yine de ne hissettiğimi anlatamam. Seyyid Kutup gibi ama değil, Şeriati gibi ama değil, Mevdudi gibi ama değil. Sanki hepsinin sentezi ama daha muhteşem bir oluşumu ki saydığım adamların her biri kendi içinde birer nimet bizim için.
Kitap röportaj şeklinde soru cevap olarak ilerliyor. Başlarda altını çizdiğiniz yerler oluyor ama sonlara gelince altını çizmeyi bıraktım ben.
İnsan soykırımın altını çizemiyor.
Irkçı olup da nefes alan her şeyden nefret ederim ben, sağ olup olmaması umurumda değil.
"Hiç kimse milletinden, dininden ve politik görüşünden dolayı cezalandırılamaz." (syf. 103)
On binlerce insan öldürüldü, tecavüze uğradı ne uğruna? Bir hiç.
Kitapta Aliya'nın samimiyetini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Sorulan sorulara dürüstçe cevap veriyor. Eleştiri yaptığı kişilere bile haksızlıkta bulunmuyor yeri geldiğinde teşekkür bile ettiği oluyor.
Yazacak çok şey var gerçekten özellikle kitabın sonları ile ilgili çok fazla şey ama benim elim gitmiyor.
Bu adamı sevilebilecek en güzel şekilde seviyorum. Bütün bunlara değen bir adam. Her ne kadar benim gönlümde taht kuran kitabı 'Doğu-Batı Arasında İslam' kitabı olsa da bu kitabı da kesinlikle okuyun, tavsiye ediyorum. Aliya'nın kitaptaki son cümlesi ile incelemeyi bitiriyorum:
"Müslüman Türkiyeli kardeşlerime konuşma imkanı sunduğunuz için, asıl ben teşekkür ederim."
Selam ve dua ile.
