-Zira adaleti uygulamak kimsenin hakkı değildir. Yalnız hükümetin, kanunun hakkıdır. Fakat yolda giderken bir katilin bir mazlumu öldürmek üzere bulunduğunu görsen ve sen de silahlı olduğundan o katili gebertebilecek halde bulunsan ne yaparsın? Çeker vurur musun?
- Vallahi ne bileyim? Şimdi dedin ki bu cezaların tayini devletin, kanunun, nizamın hakkıdır. Vurmayacak olsam da katil o biçareyi öldürecek.
-Ama sen vuracak olsan bir katlin gerçekleşmesinden evvel sen bir adam öldürmüş olacaksın.
- Öyle ya!
-İşte bunun gibi henüz halledilmeyen meseleler var.
“Adalet kanunları katili niçin cezalandırıyor? Sırf bir öldürme fiilinde bulunduğu için mi? O halde hatayla meydana gelen öldürmeleri de kasten öldürme gibi cezanladırmalıydı. Halbuki kasıt ile hata arasında büyük bir fark arıyor. Hatayı bir iki sene hapisle cezalandırıyor, kastı ise kısasla cezalandırıyor. Adalet kanunlarının kısasa layık gördüğü şey adamın öldürülmüş olması değil, katilin kastıdır. Evet, asıl suç kasıttır.” -