Özlem çocukluğundan söz ettikçe, bir koşu onun çocukluğuna kadar gidip başını okşamak istiyorum. İnsan böyle anlarda, âşık olduğunu daha çok hissediyor.
"Sen niye iyi bir çevirmensin biliyor musun?' demiştin bana. 'Çünkü sen geçmiş zamanda yaşıyorsun. Edebiyat dediğin, geçmiş zaman işidir.' Doğru söylemiştin. Sahiden de öyledir. Edebiyatla uğraşan insan şimdiki zamanda iğreti durur."
Peki ben ne arıyorum burada? Özlem yok. Aşk yok. Kalmam için sebep yok.
Bir anda anlıyorum terk edildiğimi. Acımayan, sancımayan, ağrımayan bedenim acıyor, sancıyor, ağrıyor birdenbire.
Başka zamanlarda başka hayatlarda yaşadıklarımdan bıraktığım parçalarla ilerliyorum kendime doğru, bir belirsizlikten kendim dediğim başka bir belirsizliğe ...