Denemelerini okuduğumuzun yazarın kesinlikle yaşadığı, doğduğu ve öldüğü çağı incelikli olarak okumamız gerekir. İnsan ki çevresindeki insanların bir ortak bileşenidir, yazarımızı kendisi yapan çevre olgusunu da iyi anlamamız lazım gelir.
Etkilendiği, model aldığı insanları bilmek elbette bize bir ışık tutmaktadır lakin bizi yazara daha da bağlayan ve onu tekrarcılardan ayıran en güzel yani, geçmişten birikerek gelen bilinci, yaşadığı çağın ruhani ritmiyle yorumlayıp ortaya farklı bir ürün çıkarıyor olmasıdır.
En çok da ontoloji üzerine fikir ve ürünleri kendisine çekmektedir.
Bana göre birçok yönden dayanak noktasını bir yana bırakırsak, ahlak felsefesine verdiği şekillemeler ve aforizmalar ideal insan yahut evrensel tavır noktasında birçok boşluğu doldurmaktadır. Lakin temeli çok da sağlam olmayan bir binayı inşa etmeye çalıştığını da göz ardı etmemek gerekir.
Din olgusu, gidilecek yolun ahlakı anlamına gelmektedir. Birçok zamanın birçok farklı öğretisi olduğu herkesçe malumdur. Herkesler tarafından ortak paydaları olduğu bilinmekle beraber ateizm savunucularının ahlak felsefesi konusunda bir görüş birliğine vardıkları lakin başlangıç ve sonuç noktasında izafi görüşlere sahip oldukları bilinmektedir.
Tüm bu fikir, tartışma ve çatışmalarına, ateizm cephesinden, Sartre kendi yorumunu getirmektedir. Ahlak felsefesine, herkes tarafından kabul edilebilecek fikir ve farklı bakış açıları getirmekle beraber fikirlerinin tohumlarının çoğunu bu denemelerinde görebilirsiniz.