Ay ben Atsız'ın her romanın da böyle büyülecek miyim?
Yahut her romanında bir karaktere vurulup, tüm gün o karakteri mi düşüneceğim..? Bu kadarı da olamaz dediğim her eserinde tam da o kadarı, hatta fazlası oluyor.. Tıpkı Aytmatov'da kapıldığım hislere kapılıp heyecanlanıyorum.
Kitap, 1402 yılında yapılan Ankara Savaş'ından sonra Yıldırım Beyazıt'ın oğulları arasın da çıkan taht savaşları ve akabinde gelişen olayları ele alıyor ve okuyucuyu adeta içine çekiyor. Bu kadar etkileyici bir kurguyu da Atsız yapabilirdi zaten..
Aşk, tarihi kurgular, mitolojik unsurlar, destansı anlatım, esaret, kahramanlık, şehzade savaşları.. Hepsini barındırıyor.
.
.
.
Gökçen kız.. O nasıl bir güzelliktir ki kafamda canlandıramadım bile.. Sırlarla dolu, büyüleyici..
Murad.. O nasıl bir yiğitliktir ki damarlarında akan kan seni Deli Kurt yapıyor..
Satı Kadın.. Eşini, çocuklarını, kardeşlerini şehit veren ve dimdik ayakta durabilen bir Türkmen kadını..
Evren'i, Çakır'ı ve daha niceleri..
3-5 saatte bitirilebilecek kadar da sürükleyici.. Keyifli okumalar..