Ahmet Ümit'in sekiz öyküsünün bulunduğu ilk öykü kitabıdır Çıplak Ayaklıydı Gece.
İsmiyle dikkatimi çeken kitapta her ilk öyküler 70'li, 80'li yılların devrimci gençlerinin hayatından kesitler sunuyor bize.
78'linin Mektubu isimli hikayede Ahmet Ümit öldürülen arkadaşı Enver Kurt'a hitaben onunla bu kavgaya atılışını, heyecanlarını, karakollara düğmelerini yad ediyor, ona özlemle, hasretle, biraz utanarak yazıyor bu mektubu.
İkinci hikayesinde Bir Akdeniz Düşü iki sosyalist arkadaşın yolları ayrı düştükten sonra bir çift mavi göze aşık olmalarını anlatıyor. Gençliklerinin heyecanını en güzel yıllarını temsil eden bu rengi ikisi de buluyor fakat hikayeleri biraz farklı oluyor tabi ki.
Sığınak hikayesinde gizlenmek zorunda kalan ve güneşe, gökyüzüne, denize hasret kalan bir militanı, Ölümün Hükmü Yok hikayesinde polisin elinde olan işkencelere maruz kalan bir yandan ölüm korkusu ağır basan bir yandan sevdiğini aklından çıkarmayan militanı anlatıyor.
En ilginç ve dönemi çok iyi yansıtan hikayesi ise Pezevenk hikayesiydi. Burada örgüt içinde polis olduğu ihbarı şüpheden içi içini yiyen bir üyenin hikayesini anlatıyor. Geceleri uykusu kaçan, evinin önünden geçen bir kişiden şüphelenip stresi sonuna kadar yaşatan bir hikayeydi.
Diğer hikayelerde de çocukluk, arkadaşlık, ölüm temaları üzerinde durmuş.
Genel olarak sevdiğim bir kitap oldu. Kısa kısa hikayeler, akıcı, kolay okunabilir bir günde bitecek bir kitaptı. Ağır okumalar yapılan zamanlarda rahatlatıcı bir kitap olarak tercih edilebilir.