Beyaz Diş kitabı, benim için çok manidar ve yeri çok ayrıdır. Beyaz Diş, Jack London'ın Vahşetin Çağrısını konu aldığı buz kalpli Kuzey Toprakları'ndaki ikinci romanıdır.
Bu eserde, son 10 sayfa kala gözlerim hep dolu dolu okudum. Tam göz yaşlarımı siliyorum, tamam geçti, öyle değilmiş derken, tekrar gözlerim dola dola okudum. Spoiler vermek istemiyorum. Okuduğunuz da anlarsınız. Beyaz diş, İnsanları tanrı olarak görür ve hep zulüm ederler. O eller onun için hep tehditkardır. Doğası gereği ve her zaman kötü tanrılarla karşılaştığı içinde, sevginin ve şefkatin dünyada olduğundan habersiz bir kurttur. Gün gelir bu vahşi doğanın içinden çekip alır birisi. İşte o zaman öğrenir şefkatin, sevginin, güvenin, iyiliğin ne demek olduğunu.
Kısacası vahşi hayatın tam göbeğinden alınıp, evcilleşen bir hayvan tasvir ediyor.. Vahşetin Çağrısında da tam tersi olan evcil bir hayvanın, içindeki vahşiliğin meydana çıkışını görüyoruz.
Tavsiyem önce Vahşetin Çağrısını, ardından Beyaz dişi okumanızı öneririm.