meowlisa

480 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Lisedeyken aldığım Wattpad çıkışlı bu kitabı incelemek istedim. O zaman da ilgimi çeken konusu şimdi de ilgimi çekti ve dayanamayıp okudum. Mitoloji sevenlerin sevebileceği macera içerikli bir kitap. Kitabın ortalarında sıkıldığım anlar oldu fakat onun dışında inanılmaz sürükleyici ve özgün bir kitaptı. Cümleleri basit ve günümüz diline çok yakın olsa da Wattpad çıkışlı olup bu kadar üzerine düşünülmüş bir konusunun olması çok etkileyici. Yeni ve genç yazarlarımıza şans verelim ki asla pes etmesinler. Eminim çok iyi yerlere geleceklerdir.
Kelebek
KelebekGizem Günyer · Epsilon Yayınları · 2015269 okunma
Reklam
211 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Okuduğum ilk Orhan Pamuk kitabı. Bu sebeple bu yazıda öncesine ya da sonrasına dair bir cümle bulmak yerine sadece bu kitabı ele alan cümleler bulacaksınız. Bununla beraber bir yazarın her eserini aynı muntazamlıkta bulmak düşüncesini katiyen kabul etmiyorum. Her roman, farklı zamanların anılarına, emeğine gebedir. Unutmamak gerekir. Kırmızı Saçlı Kadın kimdir? Yazar bu kitaba neden bu ismi vermiş olabilir? Merakla kitabın sayfalarını çevirme sebebim ilk bu sorularıma yanıt bulmak olmuştu. Yanıtları kitabın sonunda, gizemli kadını okurken çözümledim. Kitap her ne kadar bu isme sahip olsa da asıl işlenen bir efsanenin doğrultusunda, babalar ve oğullar arasında yaşanan olaylar bununla birlikte beklenen son. Daha önce efsanelerle bu denli harmanlanıp özgünlüğünü koruyabilmiş bir roman okumamıştım. Özgün bir roman olmasının yanında akıcı bir dili de var. Yazarımız Orhan Pamuk; tabi ki cümlelerinin alelade cümleler olmasını beklemeyin, yoğun bir o kadar da yalın cümleleri vardı. Ben kitabı çok beğendim. Kesinlikle ilk okuduğum roman, son Pamuk romanı olmayacak. Sıradakileri heyecanla bekliyorum. Uzun zamandır inceleme yapmıyordum. İncelemesini yazmak istediğim bir kitap olduğu için kitaba teşekkür ederim.
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,7bin okunma
496 syf.
2/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı elinize aldığınızda "Yazar 'Kötü Feminist' derken ne demek istedi acaba?" diyerek okumaya başlıyorsunuz. İçinizde merak ve kendinizi bulma isteği hakim, tutkuyla çeviriyosunuz ilk sayfaları. Kötü feminist tanımını kendimde buldum. Hatta ilk sayfalarını okurken yazarla ruhumuzun, düşünce tarzımızın benzerliğinden etkilenip gaza geldim, daha çok okudum lakin kitabın çeyreği bittikten sonra aynı şekilde hissetmemeye başladım. Bunun sebebi yazarın ilk sayfalarda yoğunlaştığı "kötü feminist" kalıbının diğer sayfalarda odak noktasından çıkması. İzlediği filmler ve müziklerden örnekler vermeye çalışmasını doğru bulmadım. Ben hiçbirini izlememiştim ve benim gibi birçok insan olduğunu düşünüyorum. Bu ortak bir noktada kesişen bizi ayırmak durumunda kaldı. Kitap bitsin, yarım kalmasın diye okudum. Bu yüzden bazı sayfalarını hiç hatırlamıyorum. Aklımda kalan yerleri toplasak benim için kitap 150 sayfa ederdi. Bu kadar uzun tutulması da kitap için büyük bir dezavantaj. Kitabın son sayfalarını çevirirken anladığım bir diğer şey ise yazarın "Kötü Feminist" derken bu kalıptan çok kendisini kastetmesiymiş. Yani Roxane Gay'in hayatını ilgiyle takip edenler varsa severek okuyabilirler. Diğer yandan kitabı okuma amaçları feministlik üzerine kendilerine bir şeyler katmak olanlar piyasada daha iyisini bulabileceğinize inanıyorum. Kitabın başlığıyla özdeştiğim ama kitapla özdeşemediğim bir eserdi. Yine de kitaptan anladığım kadarıyla yazar çok tatlı biri.
Kötü Feminist
Kötü FeministRoxane Gay · Martı Yayınları · 2019105 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
120 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir Delinin Hatıra Defteri, üç kısa öyküden oluşmaktadır. Birincisi olan Bir Delinin Hatıra Defteri öyküsünü okurken yeri geldi güldüm, yeri geldi "Ee bu cidden deliymiş" dedim. İkincisi olan Burun'u okurken bir ara aklımı kaçırdığımı zannettim çünkü yazar öyle bir anlatmış ki gerçekten öyküde geçen konunun yaşanma ihtimaline
Bir Delinin Hatıra Defteri (Palto ve Burun Öyküleriyle)
Bir Delinin Hatıra Defteri (Palto ve Burun Öyküleriyle)Nikolay Gogol · İndigo Kitap · 202156bin okunma
163 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Dillere destan olmuş, kimisinin dilinde rezil, kimisinin dilinde şanı yürümüş olan enfes bir kitap Kürk Mantolu Madonna. Bu kitap ile alakalı çok üzüldüğüm noktalar var ki ismini, günümüz Madonna'sıyla karıştırma cehaletinde bulunan, kendi edebiyatından bihaber olan bir kesim mevcut. Bu kesim bu kitaba ilk başlarda önyargıyla başlamama neden oldu.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021316,5bin okunma
Reklam
126 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Sadece 2 haftada yazılmış, akıcı ve sade diliyle, yerinde betimlemeleriyle gönüllerde taht kurmuş Werther'in Acıları'nı yorumluyoruz bugün. Bazı melankolikler, duygusaldan halliceler Werther'le arkadaş olmak isterse eğer arkadaşı Wilhelm'e yazdığı bu mektupları size yazmışçasına okuyup etkilenme seviyenizi arttırabilirsiniz. Mektup türündeki bu kitap yayımlandıktan sonra Goethe'nin şöhretine şöhret katmış olmakla beraber eleştirilmesine de sebep olmuştur. İnsanlar o kadar etkilenmiş, o kadar Werther'de bulmuş ki kendini, benzer hikayeyi yaşayanların intihar ettiği görülmüş. İntihar sayısındaki yükseliş böylesine güzel bir kitabın yasaklanmasına sebep olmuştur. Konusuna değinecek olursak eğer Werther'in iyi niyetli ve çok güzel bir kadına aşık olup bunu mektuplar şeklinde arkadaşına anlatmasıdır. Sıkıntı şurda başlıyor ki bu güzel kadının bir nişanlısı var ve Werther'i çok yakın bir dostu olarak görüyor. Tabi Werther, Lotte'nin kendisine bir şeyler hissettiğini düşünse de bence öyle değildi. Goethe aynı zamanda bir ressam olduğu için doğayı o kadar güzel yazıyla resmetmiş ki içinizde rengarenk çiçekler açtırıyor. Bu kitabı okumanızı öneriyorum. Herkesin kendini bulabileceğini düşündüğüm kilit noktaları var. Bende kendimi çok fazla buldum Werther'de. Sanırım kitabı çok sevmemde bunun büyük bir etkisi var.
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · İskele Yayıncılık · 2018121,8bin okunma
58 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Bir çocuk düşünün, annede yeterli sevgiyi bulamamış babası olmayan bir çocuk. Karşı dairesine yeni taşınan komşusunu kafasında yaşlı hayal edip sempati duyan fakat görünce genç olduğuna kanaat getirip ona hayran kalan bir çocuk. Baba imajını komşusunda bulup, yetersiz sevgi sebebiyle ona aşık olduğunu düşünen bu çocuğun aşkı saplantılıdır. Bu kız çocuğunun adını kitabın başından sonuna kadar bilemeyeceksiniz. Aşık olduğu kişi yazar R olarak hafızalarına dokunacak. Kitap başından sonuna kadar bir mektuptan ibaret. Bilinmeyen bir kadının mektubu bir gün 41.yaş gününde R'nin evine gelir. R okumaya başlar ve kitap başlar. "Beni hiç tanımamış olan sana" etkileyici bir mektup girişi ve kitabın ortaya çıkış şekli. Kadının R'ye olan aşkı 58 sayfada anlatılmış anlatılmasına da bunu anlatan kişi bir erkek. Zweig nasıl bir kadının seviş şeklini, hislerini ortaya dökme şeklini bu kadar iyi yansıtmış hiçbir fikrim yok. Gerçekten başarılı bir psikolog olması önemli bir etken diyebiliyorum sadece.
Meçhul Bir Kadının Mektubu
Meçhul Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Palet Yayınları · 2015226,2bin okunma
69 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İnsan psikolojisini ele alan bir Zweig kitabı incelemesiyle merhaba! İnsan ruhunun canlılığı, hayata tutunuş amacımız; sürekli değişen duygular, yapılan hatalar, güzel davranışlar, aldığımız kararlar, uyguladığımız iyi ya da kötü hareketlerin sonucunda gelişip canlı kalabilen soyut ama etkili bir parçasıdır psikolojimizin. Zweig da bunu hayatını tekdüze yaşayan varlıklı bir insandan yola çıkarak anlatmış. Zamanın kıymetli ve yaşanması gereken bir fırsat olduğunu kelimelere dökmeden sessizce dile getirmiştir yazar. Yalnızlığı anlatmış, yalnız insanın kafasının içinde adeta dolaşmış olan Zweig bu kitapta başkarakterinin olağanüstü gecesini, duygularının kıpır kıpır olduğu, aradığı şeyi bulduğu bir gece olarak dile getirmiştir. Her insanın ruhunun çekildiği dönemlerden sonra ortaya çıkan olağanüstü bir gecesi vardır, umudunuzu kaybetmeyin!
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,9bin okunma
95 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Kitabı okuduktan sonra gelen satranç oynama isteğine hazırlıklı olmak istiyorsanız eğer yakınlarınızda bir satranç olduğundan emin olun! Psikolojik tahliller içeren kitabımız Zweig'ın son kitabıdır. Yazar, eşiyle birlikte bu kitaptan sonra ihtihar etmiştir. İnsanlığın, faşizm karşısında aşağılanmasını, avrupanın bu denli yaşanmayacak bir hale gelmesini, nefreti kabul edemedi ve ölümü tercih etti. Zweig gibi bir yazar ne kadar ölmüş olsa da şu an hâlâ var gibi, eserleri o kadar iyi birer şaheserler ki onu bu zamana kadar yaşatmışlar. Böylesine iyi bir yazarın Satranç kitabından bahsedecek olursak eğer, bir yolcu gemisinde başlayan ve yine aynı gemide sonlanan bir olayı ele alıyor. Mirko Czentovic, bir satranç şampiyonudur. Kendisi duygulardan yoksun sadece satranç oynayabilen biridir. Gemide zengin bir yolcu ücret karşılığında satranç oynamayı teklif eder ve şampiyon kabul eder. Zengin yenilmek üzereyken gelen Dr. B birkaç taktikle berabere bitirir ve bu kez de Mirko onunla oymamak ister. Dr. B eline hayatında bir kez bile satranç sürmemiş bir insandır. Ama öyle bir geçmişi vardır ki satrancı nasıl öğrendiğini hayretler içinde okuyacaksınız. Dr. B'nin psikolojisi üzerinde Zweig'ın ölmeden önceki psikolijisini görebilirsiniz diye de dipnot geçiyorum.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Martı Yayınları · 2018238,5bin okunma
78 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Bir duygu bu kadar iyi ve net anlatılabilirdi, diyerek başlıyorum. Kitap, Irene adlı hanımefendinin kocasını aldatmasının bir kadın tarafından öğrenilerek santaja tabi tutulmasını ve kocasının her an öğreneceği korkusuyla yaşamasını konu alıyor. 78 sayfalık kitap korkunun içinde yüzüyor, size de kulaç attırıyor çünkü sizde sakladığınız şeyleri düşünüp korkusunu bir kez daha yaşıyorsunuz. Zweig kitapta demiş ki, "Korku cezadan daha berbattır çünkü ceza bellidir. İster ağır, ister hafif olsun." Bu cümleyle aslında kitabı özetleyebilen muhteşem yazarımızın dili çok akıcı olmakla beraber gerektiği yerlerde betimlemesini kelimelerle kıvrak bir şekilde donatmış. Sıkılmadan okuyabileceğiniz bu ders veren eseri okumanızı tavsiye ediyorum.
Korku
KorkuStefan Zweig · Martı Yayınları · 2018103,7bin okunma
Reklam
448 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Kitap Charlie adında bir çocuğun gözünden anlatılıyor. Yakın arkadaşı ve hatta can dostu Jeffrey, aşık olduğu Eliza ve ablası Laura, önemli isimlerden bir diğeri olan Jasper'dan bolca bahsediyor. Saydığımız isimler tabiki yazara göre Tanrı'nın unutulan çocukları. O küçük yaşta birçok kötü olaya tanıklık etmiş bu çocuklar masum düşüncelerinin kurbanı olmuş, korkularının altında kilide vurulmuş. Çoğu zaman inkar etmek istedikleri şeylere susmak zorunda kalıp boyun eğmişler. Laura'nın korkunç yaşantısı kitabın sonunda belli olsa da başında ölmüş olması okuyucuya sinyalleri çakmıştı bile. Halk tarafından dışlanmış Jasper ve Laura'ya olan masum aşkı, ona bunu kimin yaptığını bulmak için çabalar ve Charlie'den yardım ister. Bu şekilde başlayan kitap, ilk başlarda gereksiz bazı bilgiler ve yazarın 480'e zorla kitabı tamamlamaya çalışır gibi yazmasından kaynaklı beni biraz sıktı. Tam anlamıyla beni tatmin etmeyen ve adından ötürü çok fazla beklentiye girdiğim bu kitap ilk 200 sayfasını zorla son 280 sayfasını büyük bir merakla okuttu. Çok fazla soru işaretleri vardı hatta kitap biterken bile kocaman bir soru işaretiyle son bulmuştu. Çocuklar hiçbir zaman unutulmasın, aldatılmasın. Bütün çocukların bir gün çok güzel bir şekilde yaşabildiği bir dünya diliyorum.
Tanrı'nın Unutulan Çocukları
Tanrı'nın Unutulan ÇocuklarıCraig Silvey · Martı Kitabevi · 20216,3bin okunma
135 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Dili zor olduğu gibi bazı yabancı kelimeler hakim. Çok fazla akıcı değil çünkü yazar dur durak bilmeden düşüncelerini kağıda geçirmiş. Abasıyanık düşüncelerini kağıda geçirmiş geçirmesine ama bunları en iyi haline getirmeden de kitaplarında kullanmamış tabi. Yazmış sonra atmış, tekrar yazmış. İnsanlar sıkılır demeden yazmış. Son Kuşlar'ın ilk 30 sayfasını okuduktan sonraki ilk tepkim "Ne okudum ben şimdi?" oldu. Daha sonra en baştan tekrar başladım, yine anlamadım. Anlamadıkça okumak istemedim. Yazarın dili beni epey zorladı 80.sayfasına kadar. Sonra yavaş yavaş çözdüm dilini anladım biraz Abasıyanık'ı. İçinde 19 öykü bulunan kitabımız, doğayı; denizi, balığı, kuşları, toprağı, çimeni öptü, kokladı, başına bir de taç yaptı. En sevdiğim öyküleri "Son Kuşlar" ve "Kırlangıç Yuvasındaki Kadın" oldu. Doğayı ve hayvanları bu denli seven Sait Faik Abasıyanık'ı, dilini, gerçekten anlayabilecekseniz okumanızı öneririm. Ben 8/10 vermek durumunda kaldım. Tekrar okunacaklar listeme ekledim, ne zaman ki bütün öykülerini anladım o zaman bırakacağım bu romanı okumayı. Zorlamak istiyorsanız kendinizi, buyrunuz Son Kuşlar'a. *Güncelleme* Tekrardan okudum. Bu kez çok daha iyi anladım.
Son Kuşlar
Son KuşlarSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,7bin okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Sarı bukleli, mavi gözlü Nâzım Hikmet; asil, yetenekli, zeki, özverili olduğu kadar hayvanları ve insanları da çok severmiş. Bu güzel özelliklerinin yanında Orhan Kemal, dostunu, Nâzım Hikmet'i öyle güzel anlatmış ki böylesi güzel bir insan ölümsüz olmalıymış diyorsunuz. Orhan Kemal, yani asıl ismiyle Mehmet Raşit Öğütçü, Nazım Hikmet'le Bursa Cezaevi'nde tanışmışlar. Büyük hayranıymış üstadının, ondan bir şeyler öğrenmek için can atıyormuş. Nitekim de öğrenmiş, Nâzım Hikmet'le karşılaşması onun yazarlıkta önünü açmış. Şiir yazmak için çabalayan Orhan Kemal, Nâzım'ın tavsiyesiyle düz yazıya yönelmiş. Ondan eğitimler almış. Nâzım'dan eğitim alan tek kişi değilmiş elbette. İbrahim Balaban da ondan resim üzerine eğitim almış ve büyük bir ressam olmuş. Orhan Kemal, bu eserinde, Nâzım'la olan hapishane anılarını anlatmış yanı sıra mektuplaşmalarını da eklemiş. Anı niteliği taşıyan eserinin, hafızasına yenik düştüğünü söylerek istediği gibi olmadığını söylese de eser 10/10'luk bir güzellikti. Orhan Kemal, Nâzım Hikmet'ten nefret edenlerin bile aslında onu sevdiğini söyler. İki güzel adamı tanımada başlangıç için güzel bir eser, tavsiye ediyorum.
Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
Nazım Hikmet'le 3,5 YılOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2020782 okunma
85 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Vasconcelos, Delifişek'i bütün romanları içinde en sevdiği roman olarak tanımlıyor. Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım ve Delifişek otobiyografik izler taşımakla beraber Zezé'nin büyümesini konu alıyor. Delifişek'te Zezé 20 yaşlarında bir delikanlı, kocaman yüreği üvey babasını affettiği gibi yüzmeyi bırakacak, sevdiği kızı bırakacak kadar babasıyla dolup taşmış. Zezé, en sevdiği iki şeyden vazgeçerse bu sevgisiz dünyasına koca yüreği nasıl katlanırdı? Hayatla mücadelesine devam etme kararını alıp, sevgi için yeniden bütün şeyleri göğüsleme kararı aldı. Umarım Zezé, hayatının geri kalanında, hayal ettiği gibi sevgi dolu bir baba olabilmiştir. Sen hala sarışın kızılderili küçük Zezé'mizsin.
Delifişek
DelifişekJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 202127,6bin okunma
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Küçük Zezé'miz bu kitapta biraz daha büyümüş, bunun yanında ailesi bakımını üstlenemeyecek kadar kötü durumda olduğu için zengin bir aileye verilmiş. Yeni ailesi katı bir aile olduğu için kısıtlanan Zezé çareyi yine uçsuz bucaksız hayal gücünde bulmuş. Küçük kurbağa Adam onun yüreği, sinemada izlediği aktör Maurice babası olmuş. Zezé büyüdükçe önce Adam yüreğinden gitmiş sonra da Maurice. Öğretmenlerinden Fayolle de onun büyük destekçilerinden biri olarak hep yanında olmuş. Zezé okulundan mezun olup, başka bir şehire gidene kadar ki zamanı ele alan bu kitap ilk başlarda yine Zezé'nin haşarılıklarıyla dolu olsa da zamanla yaşadığı küçük hüzünler, büyümeye olan hevesi kitabın sonlarına doğru onu olgunlaştırmış. Eh bir küçük Zezé, en fazla ne kadar büyüyebilir demek isterdim fakat sırılsıklam aşık bile olmuş ergen Zezé'ye kim ne diyebilir ki? Zaman zaman duygulandım, Şeker Portakalı gibi ağlatmasa da büyümüş acılarının ardından bir şekilde kalkabildi. Yüreği ve hayalgücü kocaman, bu kitapta da bu ikisinden ödün vermemiş. Bedeni büyüse de ruhu hâlâ çocuk. Öyle çocuk ki geçmişinde kalan portakal fidanını ve Portuga'sını, kitabın son sayfalarında yine anmış.
Güneşi Uyandıralım
Güneşi UyandıralımJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 201435,1bin okunma
207 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Şeker Portakalı, ilk okuduğum roman. Bu kitabı 2.okuyuşum, 10 sene önce okuduğumda öyle etkilenmişim ki hala içinde yazılan her şey aklımdaymış meğer. İlk bitirdiğimde, "Zezé, keşke seninle arkadaş olabilsem," demiştim. Şimdi ki bitirişimde ise "Zezé, keşke benim çocuğum olsan ve seni sonsuza dek sevgiye boğsam," dedim. Bu kitabı anlatmaya gücüm yetmez. Okunmadan hissedilmez. Küçücük çocuğun o müthiş hayal gücü insanın kalbini nasıl mutlulukla dolduruyorsa, çektiği acılar da bir o kadar kalbi sızlata sızlata paramparça ediyor. Ailesine çok kızmaktan kendimi alamadığım, Zezé'nin her dayak yiyişinde her hayal kırıklığına uğramasında gözyaşlarımı tutamadığım bir kitaptı. Tabiki 10/10'luk bir kitap, aksi iddia edilemez. Ayrıca tüm yaşlara hitap ettiği gibi bir kere değil 10 defa okusan da bıkmayacağın bir kitap. İyi ki 10 sene önce Zezé, Portuga ve Minguinho ile tanışmışım, tanışmamış olsaydım kitap okuma alışkanlığım şu an bende olmayabilirdi, buna eminim. Gün ışığının yüreğimi mutlulukla doldurduğu ilk romanım. Benim güzel romanım, benim güzel Zezém...
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,6bin okunma
Reklam
250 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Oscar Wilde, onun tek ve eşsiz romanı, söylenmesi gereken her şeyi söylemiş gibi bir hissiyat uyandırıyor insanda. Ahlakdışı olarak görülen bu roman çıktığı zamanlar çok fazla tepki almış. İçinde eşcinsellik, yüksek haz ve doyumu barındırmasıydı tepki almasına sebep olan. Her şeyden öte otobiyografik izleri var bu romanın. Oscar Wilde; Dorian'ı başka çağda olmak istediği kişi, Basil'i olduğu kişi, Henry'i ise insanların onu gördüğü kişi olarak tanımlamış. Kitabı tüm bunları bilerek okumaya başladım. Baştan tarafım belliydi tabiki Basil'i seveceğimi onu tutacağımı biliyordum lakin beni şaşırtan bir nokta oldu ki her ne kadar Basil'i sevsem de Henry'nin oyuncu cümlelerine kanmadan edemiyordum. Bir roman karakteri beni alt etmişti tıpkı Dorian'a yaptığı gibi. Bütün alıntılarımı Henry'nin cümlelerinden yaptım, kendime kızdım, ona da kızdım, biraz kavga ettik kitabın içinde. Gel gelelim kitabın anlatmak istediğine... Dorian Gray, muhteşem güzelliğini güzel ruhuyla tamamlayan bir beyefendi. Basil ise onun ruhuyla birleşmiş güzelliğine ilk gördüğü andan itibaren tapınan onun resimlerini çizdiğinde kendinden bir şeyler kattığını hisseden bir ressam. Lord Henry, haz duygusunu her şeyden önde tutan, hayatta güzel yüzün iyi, çirkin yüzün kötü olduğunu savunan; Dorian'ı sihirli kelimeleriyle ele geçirip ruhunu alıkoyan biri. Her şey Basil'in Henry ve Dorian'ı tanıştırmasıyla başlar. Kitabı ele geçiren hazcı kötülük, ruhun temizliğinin önemini vurgulayacak bir sonla bitiyor.
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde · Dorlion Yayınevi · 201973,8bin okunma
330 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Duygusuz bir adamın bütün duygularını en ağır bir şekilde yaşadığı, aşk değil karasevda acısının ölüm kadar soğuk olduğunu açıklayan değil, anlatan da değil tekrar ve tekrar yaşatan bir kitaptı. Bu kitabı başında hiç anlamıyorsunuz, ortasında sıradan geliyor, sonunda ağzınız bir karış açık bir şekilde bakakalıyorsunuz. Okuduğunuz tüm o sayfalar birer sahne gibi kafanızın içinde dönmeye başlıyor, döndükçe gözleriniz doluyor. Kardeşimin Hikayesi, psikoloji, gerilim, karasevda, dram bütün bu gelgitleri kapsayan enfes bir kitap. Okudukça yaşanan kilit bir kitap. Başucu kitabı olmaya müsait, insana iyi bir ders vermeyi beceren bir kitap. Livaneli, muhteşem zekasını öyle güzel sunmuş ki kitapta diğer kitaplarına para saçmamak için zor tutuyorsunuz kendinizi. Elinize geçtiği zaman sakın okumamayı düşünmeyin, sadece başlayın asla pişman olmayacaksınız. Ahmet'i, kardeşinin hikayesini bir de siz dinleyin.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105,9bin okunma
203 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kısıtlamalar ve yasaklar. Kitap başlı başına bu iki sözcüğe başkaldırmış, savaş açmış gerekirse deli olmuş. Delilerin dünyasına sığınmış, onların istedikleri gibi yaşadığını fark etmiş. Kısıtlamaları yok sayarak, yasakları çiğneyerek özgürlüğün kollarında adım adım ilerlemiş. Öyle ki Veronika ölmek isterken delilerin arasında yaşama tutunmuş, yaşamın değerini anlamış. Bundan sonra sokaklarda da deliler gibi davranarak, uçarak, sevişerek yaşayacakmış. Delirmek, belki de, insanlığa en yakışan kıyafettir, kim bilir?
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202078,2bin okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 günde okudu
Bu kısma gelince duraksayıp uzun bir süre düşünmeme sebep olan bir kitaptı. Biraz karışıktı geçtiği zaman ve mekan sebebiyle lakin kafamda karışmayan bir nokta var ki o da Franz'ın -Milena'nın değişiyle Frank'ın- Milena'ya olan derin ve kıymetli aşkı. Her derin ve kıymetli aşk duygusu tabiki insanın korkularının önüne geçemiyor. Franz ve Milena'nın korkuları yüzünden kavuşamaması gibi. Kitabın son kısmı keşkelerden ibaret. Aşk cesaret ister. Keşke'nin değil de aşkın içinde kaybolmanız dileğiyle.
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Timaş Yayınları · 201755bin okunma
424 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Balık ve tilkinin, Yosun ve Özgür'ün tuhaf hikayesi bu. Delirmeleri de sevmeleri de sadece kendine özgün. Klasik aşk hikayelerini bir çırpıda silip atan, acı dolu kasırgalara karşı birbirine sarılan tuhaf ikili. Ruhum Özgür ve Yosun'la...
Ölüme Fısıldayan Adam
Ölüme Fısıldayan AdamBüşra Yılmaz · Epsilon Yayınları · 202013,2bin okunma