Acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise, sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevgisini yitirdiğimiz zamandır..
Zihnim öylesine hırpalanmıştı ki geriye acıdan başka bir şey kalmamıştı. Acı o kadar çok yer kaplıyordu ki aklım onu kendine sığdırabilmek için diğer her şeyi fırlatıp atmıştı.
Başkarakterimiz Charlie’nin ağzından dinlediğimiz hikayede normalin altında zekaya sahip bir bireyin yaşadıklarını not ettiği günlükler şeklinde ilerliyor. Okul çağındaki çocuklardan başlayarak empatiden yoksun,anlayışsız insanlar yetiştirdiğimizi, bunun neticesinde tek isteği diğer insanlar gibi olabilmek ve onlar tarafından kabul görmek olan Charlinin yürek burkucu hayatı.
Başlangıçta durağan ilerlese de sonrasında hissettirdikleri ile elinizden bırakamayacağınızı düşünüyorum.Hatta Rehabilitasyon merkezinde çalıştığım özel öğrenciler ve ailelerinin yaşadıklarını bu kitapta yeniden anımsadım diyebilirim.
Hayatın yeteri kadar zor olduğu bir dünyada eksiklikleri yüzünden hayatı daha da zehir ettiğimiz insanları anlayabilmek ve hayatlarını kolaylaştırabilmek ümidiyle….
Algernon’a benden de bir çiçek