Uyusam geçer mi dersin, ağlasam geçer mi dersin, sızlasam geçer mi dersin, dersin ha dersin...
İlk zamanlarda geçmez, sonra bulutlar gibi gökyüzü gibi birleşip dağılırlar... Gözlerini açtığında
yıllar geçmiş olur, hoş bir seda kalır geriye...
Hayatta sevinilecek şeyler tekrar fark edilir, çıkarırsın sırtındaki hançeri... Alışırsın.
Üzülme öyle.
* * *
Düzen, düzensizliğin pek çok halinden biridir ve arada bir ortaya çıkar, rahatlık da öyle,
rahatsızlığın farklı bir biçimidir.
Karşıtlar dünyasındayız, bazen sandığımız şeyin tam karşısındayız. Adını koyduğumuz ve adını
bildiğimiz her şeyin başka hallerindeyiz, başka yerlerindeyiz. Kiminin yol sandığı bir bataklık,
kiminin bataklık sandığı bir yol. Kimi haykırır bir düzenim yok diye, kimi de düzeniyle övünür...
Hepsi birbiriyle paraleldir, düzen düzensizliğin sonucudur, rahatlık da rahatsızlığın sonucudur.
Birisinin varlığı olmadan diğeri gerçekleşmiyor.
Gençliğinde düzene ve rahatlığına aşırı önem veren insanların sorunları bitmez, rahatsızlığa ve
düzensizliğe alışan insan zamanla bazı şeyleri yerine oturtur, deneyen ve anlayan kesim bu kesimdir...
Bazen ayaklardan çıkan çoraplar herhangi bir köşeye sallanmalı, bazen bir odaya çekidüzen
vermeyi kafaya takmamalı, bazen dağınık olmalı, bazen rahatlığa alışmamalı, rahatsızlığa ve
sorunlara da alışmalı.
Bazen tüm evren ve düzenlerin canı cehenneme demeli.