Gönderi

72 syf.
·
Puan vermedi
Annie Ernaux’un “Bir Kadın” kitabını bitirdiğimde “Babamın Yeri” adlı kitabının bazı boşlukları sanki bir puzzle gibi tamamlandı. Bana göre bu iki kitap arka arkaya okunmalı. Bir Kadın’da bir yerde babasından bahsedecekken “..babamın hayatından bir başka kitap da bahsetmiştim.” gibi bir ifade kullanıyor. İkisinin de birbirinden rol çalmasına izin vermeden bir kitabı sadece annesine ya da diğerini babasına adamış.Önce hangisinden başlayayım derseniz? Bence “Babamın Yeri” ile başlayın. Kitapta babasını yazar nesnel bir açı ile sanki bir yabancıyı anlatır gibi anlatıyor. Babasının ölümü ile başlayan roman; geçmişe yolculuklarla devam ediyor. Bu yolculukta babasıyla ilgili bütün olayları ve detayları soğukkanlılıkla anlatıyor. Adeta bir sosyolog edasıyla sosyolojiden, kültürel sebeplerden ve toplumsal olaylardan bahseder gibi. Ya da bütün bunları babasının hayatına harmanlayarak... Nobel Ödülünü de bu anlatım tarzı ile almış diye biliyorum. Yazarın anlatımı, bana başlarda biraz duygudan yoksun gibi gelse de annesine ait romanı da okuyunca da tarzını daha çarpıcı bulduğumu söyleyebilirim. Yakın bir zamanda Türkçeye çevrilen bütün kitaplarını okumak istiyorum. Son olarak nedense bana Stefan Zweig’i de anımsattığını belirtmek istiyorum. Tarzları bambaşka; yalnız ikisi de insanı hikayesine bir anda alıveriyor. Okurken kitabın nasıl bitiverdiğini anlayamıyorsunuz.
Babamın Yeri
Babamın YeriAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20222,352 okunma
·
221 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.