İlk olarak, "insanların tesadüfen karşılaşmazlar, onları buluşturan Allah'tır" ifadesi, genellikle bir önceden belirlenmiş kader veya ilahi planın varlığını ima eder. Ancak, bu tür bir görüş, genellikle bilimsel kanıtlarla doğrulanamaz ve genellikle dini veya spiritüel inançlara dayanır. Bilim, genellikle gözlemlenebilir, test edilebilir ve doğrulanabilir kanıtlara dayanır. İlahi bir planın varlığına dair kesin bir kanıt yoktur ve bu nedenle, bu tür bir inanç genellikle kişisel inançlara dayanır.
İkincisi, bu ifade, insanların yaşamları boyunca karşılaştıkları kişilerin ve durumların kontrolü dışında olduğunu ve belirli bir ilahi planın parçası olduğunu öne sürer. Ancak, bu, insanların kendi yaşamları üzerindeki özerklik ve kontrol duygusunu azaltabilir. Bilim, psikoloji ve sosyoloji, insanların çevrelerini ve sosyal ilişkilerini şekillendirmede aktif rol oynadığını ve birçok durumda kendi kaderlerini belirleme yeteneğine sahip olduğunu göstermiştir.
Son olarak, "insanların tesadüfen karşılaşmazlar, onları buluşturan Allah'tır" ifadesi, tüm olayların ve deneyimlerin bir anlamı veya amacı olduğunu öne sürer. Ancak, yaşam genellikle karmaşıktır ve her olayın veya deneyimin belirli bir anlamı veya amacı olmayabilir. Bazı olaylar rastgele veya tahmin edilemez olabilir ve her deneyimin bir ilahi planın parçası olduğunu varsaymak, gerçeklikle her zaman uyuşmayabilir.