"Hiç şiir okumamış gibi kötüsünüz
Bir köpeğin başını hiç okşamamış
Hiç bayram şekeri dağıtmamış
Çocukla çocuk olmamış gibi kötüsünüz."
Cem Uslu'nun dizeleriyle başlamak istedim incelememe. Bir dize daha eklenebilir belki de: Hiç
William Shakespeare okumamış kadar kötüsünüz!
Bir kuşkuyla başlıyor her şey,
İnsan yüreğine atılan bir ihanet düşüncesi tohumuyla...
İyi giden her şeyi alt üst edebilecek bir iftirayla.
Ve neticesinde olanlar oluyor, ölenler ölüyor.
Hani çok kullandığımız bir kelime grubu var "ölenle ölünmüyor," diye. Ölenle ölünüyormuş meğer, bu kitabı okuduğumda anladım.
William Shakespeare
Ne büyük bir yazarsın sen!
İnsan duygularını böylesi derinden, böylesine şiirsel üslupla incelemek... Bir tiyatro değil, çok daha fazlası bu. Psikolojisi, sosyoloji, tarih... Nereden bakarsanız bakın donanımlı eserler meydana getiriyor. Üstüne binlerce tez yazılmış olmalı. Efsunlu bir üslubu var, sürükleyip gidiyor okurken, bitene kadar elinden bırakamıyorsun.
"Şimdiye kadar hiç görmedim ben
Kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının." (s. 21) Kulak yoluyla yaralar iyileşir mi bilmem ama ne çok yara açılıyor kulak yoluyla... Bu kitapta açılan, her şeyi yerle yeksan eden yara da aynı yaradan bir parça... Şener Şen'in filminde bir replik vardı: "namussuz namuslu" Yaşadığımız birçok kötülüğü bunun tam tersinden, namuslu görünen namussuzlardan yaşıyoruz aslında.
"En kara günahları işletecekleri zaman şeytanlar,
Bunu önce sevap diye yutturmaya kalkarlar." (s. 57)
O şeytan içimizde aslında.
Kendimizi rahatlatma mekanizmamız.
Adına "savunma mekanizması" diyoruz masumca ve yaptığımız şeylerden onun ardına sığınıyoruz usulca.
Kıskançlık...
Ne cinayetler işlendi uğruna.
"Bu kıskançlık denilen şey, kendi kendini peydahlayan,
Kendi kendini doğuran bir canavardır." (s. 92)
Ne canlar yandı.
Ne masum insanlar toprak altında kaldı.
Namusumu temizledim diyen nice namussuzlarla doldu ceza evleri!
Üstüne bir de iyi hâl indirimleri oldu!
Yo yo Othello, namuslu görünen namussuzlara sığınarak sen de iyi hâl indirimi alamazsın!
Sevdiği dururken başkasını dinleyen yaktığı ateşte yansın!
Atinalı Timon incelememde bahsetmiştim Shakespeare'in evrensel temaları ele aldığından. Bunda da yine evrensel temalar "kıskançlık" "kötülük" "hırs" ele alınıyor. Bir söz vardır: Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar diye. Aynı şeyi bu duygular için de söylemek mümkün... İnsanı mezara soktukları muhakkak...
"Göründükleri gibi olmalıdır insanlar,
Eğer değillerse göründükleri gibi,
İnsan değil, şeytandırlar." (s. 69)
Mevlana'nın çok sevdiğim bir sözü var, bilirsiniz: Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Oysa kullandığımız sosyal medya hesaplarında bile olduğumuzdan farklı görünmek için nice çabalar harcıyoruz. Sahi, ne uğruna?
Azizim, insanlar göründükleri gibi değil.
Bütün çabaları da öyle olmama yolunda.
Othello gibi bir son mu gerek bunun yanlış olduğunu anlatmak adına?
Bu uğurda yananlara değil de, onların yaktıklarına yanıyor yüreğim.
Ah zavallı Desdemona...
Ne gemiler yaktın, yanacağın bir adam uğruna.
Othello
Shakespeare'in okunası eserlerinden...
En son
Uğultulu Tepeler'i okurken sinirlerim yıpranmıştır bu eserde olduğu gibi belki de.
Hep derim: Shakespeare okumadan ölmeyin.
Bir tiyatro değil, çok daha fazlasını bulacaksınız.
Benden bir "okur tavsiyesi"
Kitaplı günler dileklerimle...
(İncelemeyi okuduktan sonra Othello'ya haksızlık ettiğimi düşünenler olabilir. Ona da olabildiğince üzüldüm ama yaptığım tamamen bilinçli bir tercihtir. Eğer birilerini dinleyip onların düşünceleriyle dolacaksan, buna en yakınından başlamalısın. Yargısız infazlar hep benzer sonuçlar doğurmuştur.)
OthelloWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,6bin okunma